Kuşatma Altında: ‘seçilmiş trajediler' çağında, bir deneysel roman
Alaattin Topçu'nun son kitabı Kuşatma Altında'yı bir gecede okudum. Eskiden sıkça yaptığım, bu yüzden olağan gelen bu ayrıntı, uzun zamandır tekrarlanmadığı için olsa gerek, bu kez beni düşündüren nedendi. 309 sayfalık bir deneysel romanı sabaha kadar bitirmemi sağlayan nedir? Unutmaya çabaladığımız gerçek ve onun işaret ettiği duygudan kaçış, yaşanmış gerçekliği uzakta tutmanın bir biçimidir. Bu durum, ortak bir arzuya dönüştüğünde, karşılığını yaşayan dilde bulur. Herkesin paylaştığı dil, artık bir ‘üzerini örtme' işleminin aracı haline gelmiştir. Topçu, roman boyunca, kitaplardan, yazarlardan, felsefi metinlerden, Marksist söylemden, şiirlerden alıntılarla, konuşma dilini ezmek istercesine yerleştirdiği öğelerle, neredeyse söyleve dönüştürdüğü repliklerle, okurun kurabileceği yakınlığı baştan reddeden bir özellik sergiliyor. Gerçeği örten yaşamsal (!) dille dalga geçmenin bir biçimi olarak karşımızda beliren bu özellik, anlatmak istediği gerçeklik için kurduğu dil aynı zamanda. ‘Birbirimizle ne kadar konuşabildik ki'nin biçimle de vurgulanması… - Nefise Pınar
Kuşatma Altında: ‘seçilmiş trajediler' çağında, bir deneysel roman
Alaattin Topçu'nun son kitabı Kuşatma Altında'yı bir gecede okudum. Eskiden sıkça yaptığım, bu yüzden olağan gelen bu ayrıntı, uzun zamandır tekrarlanmadığı için olsa gerek, bu kez beni düşündüren nedendi. 309 sayfalık bir deneysel romanı sabaha kadar bitirmemi sağlayan nedir? Unutmaya çabaladığımız gerçek ve onun işaret ettiği duygudan kaçış, yaşanmış gerçekliği uzakta tutmanın bir biçimidir. Bu durum, ortak bir arzuya dönüştüğünde, karşılığını yaşayan dilde bulur. Herkesin paylaştığı dil, artık bir ‘üzerini örtme' işleminin aracı haline gelmiştir. Topçu, roman boyunca, kitaplardan, yazarlardan, felsefi metinlerden, Marksist söylemden, şiirlerden alıntılarla, konuşma dilini ezmek istercesine yerleştirdiği öğelerle, neredeyse söyleve dönüştürdüğü repliklerle, okurun kurabileceği yakınlığı baştan reddeden bir özellik sergiliyor. Gerçeği örten yaşamsal (!) dille dalga geçmenin bir biçimi olarak karşımızda beliren bu özellik, anlatmak istediği gerçeklik için kurduğu dil aynı zamanda. ‘Birbirimizle ne kadar konuşabildik ki'nin biçimle de vurgulanması… - Nefise Pınar