Sextus Empiricus, Yunan kuşkuculuğunu sistemleştiren kişidir. MÖ II. yüzyılın ikinci yarısında ve III. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır. Yaşadığı çağın dışında ününü ve etkisini yeniden ve en fazla kazandığı coğrafya Batı Roma'nın mirasçısı ve Katolik Kilisesi'nin hâkimiyetindeki Latin Dünyası, özellikle de Fransa ve İtalya olmuştur. Buna olanak sağlayan etken, H. Etienne'in ya da Latince adıyla Stephanus'un İS 1562'de (bu tarih Rönesans'ın son dönemine karşılık gelmektedir) Pyrrhonculuğun Ana Hatları'nın Latince çevirisini basmış olmasıdır. Bu kitap basıldıktan kısa bir süre sonra dönemin temel felsefi metinlerinden biri haline gelmiş ve sonraki üç yüzyıl boyunca Batı felsefesinin yönünü ve rengini belirlemiştir.
Sextus'un kuşkucu argümanlarının etkisi altındaki bu üç yüzyıl, Batı felsefe çevrelerince yaygın olarak “epistemoloji çağı” olarak nitelendirilmektedir. Buna göre, Sextus'un argümanlarıyla tanışan Descartes, Locke, Hume ve Kant (ki bunlara Berkeley'i de ekleyebiliriz) gibi filozoflar için felsefenin temel sorunu insan kavrayışının doğası ve sınırlarıyla ilgiliydi. Filozofun birincil görevi bizim hangi boyutta ve yolla dünya hakkında bilgi edinebileceğimizi belirlemekti. Bu filozoflar kuşkuculuğu benimsemiyorlardı, aksine onu alt etme amacındaydılar. Fakat Sextus'un argümanlarında kendini gösteren oldukça keskin sorgulayıcı, eleştirel kuşkucu tavır ister istemez onları etkilemiş ve öğretilerini daha sağlam epistemolojik temellere oturtma çabasına yöneltmiştir.
Kuşkuculuk, Sextus'un Pyrrhonculuğun Ana Hatları ana başlığı altındaki üç kitabını ve Dogmatik Filozoflara Karşı ana başlığı altındaki, Mantıkçılara Karşı alt başlığını taşıyan iki ve Fizikçilere Karşı alt başlığını taşıyan iki kitabını içermektedir.