#smrgKİTABEVİ Kutsal Dilin Yıkımı - İslam Düşüncesinde Anlam Problemi - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Şefik Matbaası
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256698321
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
392
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
209,30
Havale/EFT ile:
203,02
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199223010
611707
https://www.simurgkitabevi.com/kutsal-dilin-yikimi-islam-dusuncesinde-anlam-problemi-2024
Kutsal Dilin Yıkımı - İslam Düşüncesinde Anlam Problemi - 2024 #smrgKİTABEVİ
209.30
Kur'ân-ı Kerîm'in dili olan Arapça, "vahiy dili" olarak genellikle kutsal bir dil olarak anlaşılagelmiştir. Geleneksel dilbilim, erken dönemden itibaren vahyin dilini anlamaya, farklı yöntemlerle bir gramer inşa etmeye çalışmışsa da Arapçaya atfedilen bu kutsallık zaman zaman onu salt bir dil olarak ele almayı zorlaştırmış, dilbilimsel çalışmalarda farklı yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Lafız mı manaya tabidir, mana mı lafza? Yoksa lafızla mana bir madalyonun iki yüzü gibi midir? Soner Gündüzöz, Organon'un Akhilleus'u ve el-Kitâb'ın ve Arap gramerinin Zeyd'ine ithaf ettiği "Kutsal Dil"in Yıkımı'nda, geleneksel Arap dilbilimi ile Aristo'nun mantık teorileri arasında bu gibi sorulara yanıt arıyor. Lafzın kutsanması ve mananın ona tabiiyetinin oluşturduğu kutsal dil ontolojisinin tarihsel süreçte lafzın manaya tabi kılınması şeklindeki serüvenini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda İbn-i Sînâ, İbnü's-Serrâc, Sîbeveyh, Abdülkâhir el-Cürcânî, Ebû Hâşim el-Cübbâî ve Kâdî Abdülcebbâr gibi âlimler ve bunların ortaya koyduğu dil teorileri ve Batı'nın rasyonel mantık teorilerinin dilbilimsel alandaki karşılaşma ve çatışmalarına işaret ediyor.
Lafız mı manaya tabidir, mana mı lafza? Yoksa lafızla mana bir madalyonun iki yüzü gibi midir? Soner Gündüzöz, Organon'un Akhilleus'u ve el-Kitâb'ın ve Arap gramerinin Zeyd'ine ithaf ettiği "Kutsal Dil"in Yıkımı'nda, geleneksel Arap dilbilimi ile Aristo'nun mantık teorileri arasında bu gibi sorulara yanıt arıyor. Lafzın kutsanması ve mananın ona tabiiyetinin oluşturduğu kutsal dil ontolojisinin tarihsel süreçte lafzın manaya tabi kılınması şeklindeki serüvenini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda İbn-i Sînâ, İbnü's-Serrâc, Sîbeveyh, Abdülkâhir el-Cürcânî, Ebû Hâşim el-Cübbâî ve Kâdî Abdülcebbâr gibi âlimler ve bunların ortaya koyduğu dil teorileri ve Batı'nın rasyonel mantık teorilerinin dilbilimsel alandaki karşılaşma ve çatışmalarına işaret ediyor.
Kur'ân-ı Kerîm'in dili olan Arapça, "vahiy dili" olarak genellikle kutsal bir dil olarak anlaşılagelmiştir. Geleneksel dilbilim, erken dönemden itibaren vahyin dilini anlamaya, farklı yöntemlerle bir gramer inşa etmeye çalışmışsa da Arapçaya atfedilen bu kutsallık zaman zaman onu salt bir dil olarak ele almayı zorlaştırmış, dilbilimsel çalışmalarda farklı yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Lafız mı manaya tabidir, mana mı lafza? Yoksa lafızla mana bir madalyonun iki yüzü gibi midir? Soner Gündüzöz, Organon'un Akhilleus'u ve el-Kitâb'ın ve Arap gramerinin Zeyd'ine ithaf ettiği "Kutsal Dil"in Yıkımı'nda, geleneksel Arap dilbilimi ile Aristo'nun mantık teorileri arasında bu gibi sorulara yanıt arıyor. Lafzın kutsanması ve mananın ona tabiiyetinin oluşturduğu kutsal dil ontolojisinin tarihsel süreçte lafzın manaya tabi kılınması şeklindeki serüvenini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda İbn-i Sînâ, İbnü's-Serrâc, Sîbeveyh, Abdülkâhir el-Cürcânî, Ebû Hâşim el-Cübbâî ve Kâdî Abdülcebbâr gibi âlimler ve bunların ortaya koyduğu dil teorileri ve Batı'nın rasyonel mantık teorilerinin dilbilimsel alandaki karşılaşma ve çatışmalarına işaret ediyor.
Lafız mı manaya tabidir, mana mı lafza? Yoksa lafızla mana bir madalyonun iki yüzü gibi midir? Soner Gündüzöz, Organon'un Akhilleus'u ve el-Kitâb'ın ve Arap gramerinin Zeyd'ine ithaf ettiği "Kutsal Dil"in Yıkımı'nda, geleneksel Arap dilbilimi ile Aristo'nun mantık teorileri arasında bu gibi sorulara yanıt arıyor. Lafzın kutsanması ve mananın ona tabiiyetinin oluşturduğu kutsal dil ontolojisinin tarihsel süreçte lafzın manaya tabi kılınması şeklindeki serüvenini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda İbn-i Sînâ, İbnü's-Serrâc, Sîbeveyh, Abdülkâhir el-Cürcânî, Ebû Hâşim el-Cübbâî ve Kâdî Abdülcebbâr gibi âlimler ve bunların ortaya koyduğu dil teorileri ve Batı'nın rasyonel mantık teorilerinin dilbilimsel alandaki karşılaşma ve çatışmalarına işaret ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.