#smrgSAHAF Lapsus / Medium : Yazı - Beden - 2000
Resim daha başından beri çekiciliğini; kıyafetlerini, dekorasyon tarzını, araç gereçlerini ve mührünü taşıdığı uygarlığı bilmeden de yüzyıllar sonra bile hissedebileceğimiz hayali bir sonsuzluktan alır. Taşradan Mektuplar onyedinci yüzyılın teolojik tartışmalarını, Kırmızı ve Siyah Restorasyon'un kasvetini günümüze taşır. Fakat resim kendine kazandırdığı hemen ulaşım gücünü garip bir şekilde öder çünkü zamanın geçişine yazıdan çok daha fazla tabidir. Resmi incelerken anakronizmanın zevkini de yaşarız; halbuki Stendahl ve Pascal tamamiyle şimdiki zamandadır. Resmin ikiyüzlü sonsuzluğunu reddedip, cesurca zamana mey-
dan okuyup onu belli belirsiz çağrıştırmak yerine sergilediği sürece edebiyat zaferle kabarır ve anlamda zamanı bulur. Olympia heykellerinin bizi Yunanistan'a bağlamaktaki payı büyüktür ama bize geldikleri kırık dökük, ağarmış ve eserin bütününden kopmuş hallerinde Yunanistan hakkında sahte bir mit yaratırlar. Parçalanmış, yarım ve neredeyse sökülemeyen bir metin kadar bile zamana karşı koyamazlar. Heraclitus'un yazıları bizi hiç bir kırık heykelin aydınlatamayacağı kadar aydınlatır çünkü onun göndermeleri, metnin içinde heykelden farklı bir şekilde saklanmış ve biriktirilmiştir. Ve ayrıca konuşmanın şekil alabilirliğine diğer hiç bir şey yetişemez. Kısaca dil konuşur; resmin sesiyse sessizliğin sesidir." (Önsözden)
Resim daha başından beri çekiciliğini; kıyafetlerini, dekorasyon tarzını, araç gereçlerini ve mührünü taşıdığı uygarlığı bilmeden de yüzyıllar sonra bile hissedebileceğimiz hayali bir sonsuzluktan alır. Taşradan Mektuplar onyedinci yüzyılın teolojik tartışmalarını, Kırmızı ve Siyah Restorasyon'un kasvetini günümüze taşır. Fakat resim kendine kazandırdığı hemen ulaşım gücünü garip bir şekilde öder çünkü zamanın geçişine yazıdan çok daha fazla tabidir. Resmi incelerken anakronizmanın zevkini de yaşarız; halbuki Stendahl ve Pascal tamamiyle şimdiki zamandadır. Resmin ikiyüzlü sonsuzluğunu reddedip, cesurca zamana mey-
dan okuyup onu belli belirsiz çağrıştırmak yerine sergilediği sürece edebiyat zaferle kabarır ve anlamda zamanı bulur. Olympia heykellerinin bizi Yunanistan'a bağlamaktaki payı büyüktür ama bize geldikleri kırık dökük, ağarmış ve eserin bütününden kopmuş hallerinde Yunanistan hakkında sahte bir mit yaratırlar. Parçalanmış, yarım ve neredeyse sökülemeyen bir metin kadar bile zamana karşı koyamazlar. Heraclitus'un yazıları bizi hiç bir kırık heykelin aydınlatamayacağı kadar aydınlatır çünkü onun göndermeleri, metnin içinde heykelden farklı bir şekilde saklanmış ve biriktirilmiştir. Ve ayrıca konuşmanın şekil alabilirliğine diğer hiç bir şey yetişemez. Kısaca dil konuşur; resmin sesiyse sessizliğin sesidir." (Önsözden)