#smrgKİTABEVİ Leyla'nın Evi -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Görsel Dizayn Ofset
Dizi Adı:
Türk Edebiyatı
ISBN-10:
6050906486
Stok Kodu:
1199137674
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
284 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
64
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199137674
523668
Leyla'nın Evi -
Leyla'nın Evi - #smrgKİTABEVİ
0.00
Dün aktarmayı kaçırınca, Atina Havaalanı'nda dört saat, bir sonraki Larnaka uçağını bekledim. Diğer yolcular gibi dünyaya olmasa bile Akdenizli kadınların istekle kıvranan gövdelerine, yaz günlerinin sıcağına, panjurları kapalı, loş odalara, kan ter içinde sevişmelerden sonra varılan derin öğle uykularına doğru savrulduğumu düşündüm. Gençlik yıllarımın vazgeçilmez kadınından acılar, sevinçler, kapışma ve tartışmalar değil de, adı gibi meleksi, bir hoş gülümseme kaldı geriye. Bir de kısık, yumuşak bir ses... Sanki bir telefon bekliyorum. Yılların ötesinden arayacak yine. Ego ime!" diyecek; "Benim!" Yüzünü bile unuttum oysa. Ama sesi hâlâ içimde. Kederli biraz, alıngan ve sevecen. "Tren akşamın sekizindeydi ama sen Katerini'de yalnızdın." Evet, yalnızdım. Bana dönmeyeceğini biliyordum çünkü." İlk aşkın, ilk kadının coğrafyası Yunanistan... Ve olası bir savaşın eşiğinde Türk-Yunan ilişkileri. Anadolu'dan sarhoş bir gemi gibi Akdeniz'e açılan, hâlâ çözülmemiş sorunlarıyla Kıbrıs... Üç dinin paylaşamadığı Kudüs... Beyrut'tan Fas'a, Mayorka'dan Rodos'a, Korsika'dan Saraybosna'ya, Barselona'dan Paris'e, Berlin'den Moskova ve Rio'ya uzanan bir yolculuk güncesi... Nedim Gürsel bir roman tadında okunan bu kitabında gittiği her ülkeye kendini götüren değil, gittiği her yerde kendini bulan bir yazar portresi çiziyor. "Uzağın çağrısı"na adeta kulak kesilerek, bu çağrıya yanıt vererek, edebiyat ve tarihin izinde farklı diyarlara götürüyor bizleri; küreselleşen dünyamızla olduğu kadar kendi yazarlık serüveni ve anılarıyla da buluşturuyor.
Dün aktarmayı kaçırınca, Atina Havaalanı'nda dört saat, bir sonraki Larnaka uçağını bekledim. Diğer yolcular gibi dünyaya olmasa bile Akdenizli kadınların istekle kıvranan gövdelerine, yaz günlerinin sıcağına, panjurları kapalı, loş odalara, kan ter içinde sevişmelerden sonra varılan derin öğle uykularına doğru savrulduğumu düşündüm. Gençlik yıllarımın vazgeçilmez kadınından acılar, sevinçler, kapışma ve tartışmalar değil de, adı gibi meleksi, bir hoş gülümseme kaldı geriye. Bir de kısık, yumuşak bir ses... Sanki bir telefon bekliyorum. Yılların ötesinden arayacak yine. Ego ime!" diyecek; "Benim!" Yüzünü bile unuttum oysa. Ama sesi hâlâ içimde. Kederli biraz, alıngan ve sevecen. "Tren akşamın sekizindeydi ama sen Katerini'de yalnızdın." Evet, yalnızdım. Bana dönmeyeceğini biliyordum çünkü." İlk aşkın, ilk kadının coğrafyası Yunanistan... Ve olası bir savaşın eşiğinde Türk-Yunan ilişkileri. Anadolu'dan sarhoş bir gemi gibi Akdeniz'e açılan, hâlâ çözülmemiş sorunlarıyla Kıbrıs... Üç dinin paylaşamadığı Kudüs... Beyrut'tan Fas'a, Mayorka'dan Rodos'a, Korsika'dan Saraybosna'ya, Barselona'dan Paris'e, Berlin'den Moskova ve Rio'ya uzanan bir yolculuk güncesi... Nedim Gürsel bir roman tadında okunan bu kitabında gittiği her ülkeye kendini götüren değil, gittiği her yerde kendini bulan bir yazar portresi çiziyor. "Uzağın çağrısı"na adeta kulak kesilerek, bu çağrıya yanıt vererek, edebiyat ve tarihin izinde farklı diyarlara götürüyor bizleri; küreselleşen dünyamızla olduğu kadar kendi yazarlık serüveni ve anılarıyla da buluşturuyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat