#smrgKİTABEVİ Limon Masası - 2006
Hayatını farklı vakitlerdeki saç kestirme yaşantılarına göre ölçen bir anlatıcı; yaşamını "vazgeçiş" üzerine temellendirmenin zorunluluğunu kabullenmiş ünlü bir Rus yazar; bir yaşlılar yurdunda kalan ve elinizdeki kitabın yazarına "Sevgili Dr. Barnes" hitabıyla uçuk mektuplar yazan bir kadın; kafasını konserlerde çıkarılan gürültülere fena halde takmış bir müziksever; Alzheimer hastası kocasına son derece ayrıntılı yemek tarifleri okuyup duran ve hakaretlere maruz kalan bir kadın; anne babasının çökmekte olan evliliklerine tanıklık edip evlilik kavramını sorgulayan orta yaşlı bir İngiliz; hayatta ayakta kalışını başkalarının ölümlerine borçlu olduğunu kavramış olan İsveçli bir kereste tüccarı; bir kafede buluşup geçmişi anmayı alışkanlık haline getirmiş, ama birbirlerini asla anlayamayan iki yaşlı kadın; karısının eline tutuşturduğu alışveriş listesiyle Londra'ya her gelişinde bir hayat kadınını sürekli olarak görmekten geri kalmayan emekli bir asker ve son olarak da, günün birinde "limon masasına" oturmanın zorunluluğunu görüp en büyük müzik olan sessizliği seçmiş olan Finli ünlü bir besteci. Zira limon, Çinlilere göre ölümün simgesidir. Limon Masası da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masa...
"Julian Barnes Limon Masası'nda yaşlılığın getirdiği buruklukla ilgili bir dizi öykü sunuyor. Üstelik öyle iç bayıcı bir duygusallığa düşmeksizin... Moral bozucu bir konu, diye düşünebilirsiniz; ancak kasvetli olması beklenen bu öyküler, Barnes'ın soğukkanlı kavrayışıyla billurlaştıklarından, coşkulu ve canlandırıcı." -Daily Telegraph (Arka kapaktan)
Hayatını farklı vakitlerdeki saç kestirme yaşantılarına göre ölçen bir anlatıcı; yaşamını "vazgeçiş" üzerine temellendirmenin zorunluluğunu kabullenmiş ünlü bir Rus yazar; bir yaşlılar yurdunda kalan ve elinizdeki kitabın yazarına "Sevgili Dr. Barnes" hitabıyla uçuk mektuplar yazan bir kadın; kafasını konserlerde çıkarılan gürültülere fena halde takmış bir müziksever; Alzheimer hastası kocasına son derece ayrıntılı yemek tarifleri okuyup duran ve hakaretlere maruz kalan bir kadın; anne babasının çökmekte olan evliliklerine tanıklık edip evlilik kavramını sorgulayan orta yaşlı bir İngiliz; hayatta ayakta kalışını başkalarının ölümlerine borçlu olduğunu kavramış olan İsveçli bir kereste tüccarı; bir kafede buluşup geçmişi anmayı alışkanlık haline getirmiş, ama birbirlerini asla anlayamayan iki yaşlı kadın; karısının eline tutuşturduğu alışveriş listesiyle Londra'ya her gelişinde bir hayat kadınını sürekli olarak görmekten geri kalmayan emekli bir asker ve son olarak da, günün birinde "limon masasına" oturmanın zorunluluğunu görüp en büyük müzik olan sessizliği seçmiş olan Finli ünlü bir besteci. Zira limon, Çinlilere göre ölümün simgesidir. Limon Masası da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masa...
"Julian Barnes Limon Masası'nda yaşlılığın getirdiği buruklukla ilgili bir dizi öykü sunuyor. Üstelik öyle iç bayıcı bir duygusallığa düşmeksizin... Moral bozucu bir konu, diye düşünebilirsiniz; ancak kasvetli olması beklenen bu öyküler, Barnes'ın soğukkanlı kavrayışıyla billurlaştıklarından, coşkulu ve canlandırıcı." -Daily Telegraph (Arka kapaktan)