Tırmanmanın yorgunluğunu giderirken, küt küt . atan yüreğinden, ağır ağır sakinleşen soluğundan başka bir şey işitmedi. Neredeyse evrende tek başına olduğuna inanacaktı.
En sonunda doğrulup çevresine bakındı. Kayasının eteğinde yeşilliğin dalgaları uzanıyordu; kırmızı sonbahar yapraklarıyla köpüklenen, koyu yeşil bir okyanustu sanki. Adam ana yolu, Chilton'un katranlı damlarını, güneye doğru uzanan denize açılan ve çelik bir kurdeleye benzeyen nehri görebiliyordu. (Kitaptan)
Tırmanmanın yorgunluğunu giderirken, küt küt . atan yüreğinden, ağır ağır sakinleşen soluğundan başka bir şey işitmedi. Neredeyse evrende tek başına olduğuna inanacaktı.
En sonunda doğrulup çevresine bakındı. Kayasının eteğinde yeşilliğin dalgaları uzanıyordu; kırmızı sonbahar yapraklarıyla köpüklenen, koyu yeşil bir okyanustu sanki. Adam ana yolu, Chilton'un katranlı damlarını, güneye doğru uzanan denize açılan ve çelik bir kurdeleye benzeyen nehri görebiliyordu. (Kitaptan)