Veba, kızıl, kızamık, çiçek gibi salgın hastalıklar ve kıtlık, kuraklık gibi felaketler tarih boyunca milyonlarca kişinin ölümüne neden olmuş, yenilmez sanılan orduları durdurmuş, toplumsal ilişkilerimizi, yakınlarımıza, sevgilimize karşı davranışlarımızı biçimlendirmiştir. Ne var ki bu kitlesel ölümler durduk yerde, kendiliğinden başlamamış, salgın hastalıklar davetsiz misafir gibi aramıza girmemiştir; mikropların “kitlesel ölümlere yol açan canavar” rolünü üstlenmeleri için insanlar ellerinden geleni yapmışlar, ölümler başladıktan sonra ise hiçbir şey yapamamışlardır. Bakteriler ve mikroplar açısından bir dünya tarihi niteliğindeki Mahşerin Dördüncü Atlısı'nda Andrew Nikiforuk, toplumsal hayatın hastalıklarla yakın ilişkisini çevreci bir bakışla inceliyor, dünyamızın en eski sakinleri olan mikro-organizmalarla barış yapmamızı öneriyor.
“Modern insan ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne üstorganizmayı yenebilir, ne Dördüncü Atlı'yı kandırabilir, ne de salgınların tarihteki dirençli varlığını inkâr edebilir. Birinci Atlı'nın, Umut'un ebedi nal seslerine de kulaklarını tıkayamaz.” - ANDREW NIKIFORUK
“Sarsıcı, renkli bir eser.” - THE OBSERVER
“Salgın hastalıkların tarihi hakkında olağanüstü bir kitap... Sıradışı ve aydınlatıcı.” - NEW SCIENTIST
YAZAR Andrew Nikiforuk Andrew Nikiforuk insanlar, çöken ekonomiler ve çevre kirliliği üzerine yazdığı kitaplarla tanınıyor. 1989, 1990 ve 1993'te Kanada Basın Derneği'nin Araştırmacı Gazetecilik Ödülü'nü alan yazar, 1991'de AİDS üzerine bir dizi makale yazmıştır. Ailesiyle birlikte Kanada'da yaşayan yazar, halen kaçırılan kızılderililer ve beyazlar üzerine bir araştırma yapmaktadır..