Dünyayı Marksist-Leninist ideoloji ile birlikte komünist bir düzende yeniden oluşturma süreci olarak Sovyet edebiyatında ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik metodu, hem sanatta hem edebiyatta dönemin hükûmetinin siyasi ideolojisini yansıtabilmesi amacıyla oluşturulmuş suni/kanonik bir edebî metottur. Elli yedi yıl boyunca Sovyet edebiyatının temel edebî metodu olan toplumsal gerçekçilik metodu, var olduğu süre içerisinde SSCB'deki sanatla ilgili tüm alanlarda ana yönelim olarak kendisine yer bulur. Rejim her alanda etkin olmak istediği için yönlendirilmiş bir metot olarak ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik, Rus edebiyatının yanı sıra diğer dünya edebiyatlarında da değerlendirme görür.
Dünyadaki bütün edebiyat eleştirmenleri ve yazarları tarafından toplumsal gerçekçilik metodunun kurucusu olarak kabul edilen M. Gorkiy, metodu eserlerinde yoğun bir şekilde kullanarak dönem Rusya'sının alt tabaka insanlarının hayatlarını küçük insan izleği ve metodun halkçılık ilkesi üzerinden işler.
Özellikle Sovyet eleştirmenler tarafından toplumsal gerçekçilik metodunun Türk edebiyatındaki temsilcisi olarak kabul edilen Sabahattin Ali, metodu ülkenin iç dinamiklerine göre şekillendirerek eserlerini oluşturur. Sabahattin Ali, toplumsal gerçekçilik metodunu halkçılık ilkesi üzerinden işleyerek dönem Türkiye'sinin Anadolu'daki küçük insanlarının sorunlarını dile getirmek maksadıyla kullanır.
Hem M. Gorkiy hem de Sabahattin Ali, eserlerinin merkezine kendi ülkelerinin aşağı tabaka insanını yerleştirir, onların sesi olmaya çalışır ve düzenin daha iyi bir hâle gelmesi için çözüm önerileri sunarlar. Bu kitapta, yazarların çalışmalarındaki toplumsal gerçekçilik metodunun izlerini gösterebilmek için öykülerine başvurulmuş ve savunulan düşünceler öykülerden alınan örneklerle desteklenmiştir.