#smrgSAHAF Manisalı Birrî Mehmed Dede: Hayatı Eserleri Edebi Şahsiyeti ve Divanı - 2000
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Hazırlayan:
Rasih Erkul
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
374 s.
Basım Yeri:
Manisa
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199034176
420264
https://www.simurgkitabevi.com/manisali-birri-mehmed-dede-hayati-eserleri-edebi-sahsiyeti-ve-divani-2000
Manisalı Birrî Mehmed Dede: Hayatı Eserleri Edebi Şahsiyeti ve Divanı - 2000 #smrgSAHAF
0.00
Kaynaklarda adından Birrî, Birrî Mehmed Dede, Derviş Mehmed Birrî, Attâr Birrî şeklinde söz edilen Birrî'nin asıl adı Mehmed'dir. Bir şehzade sancağı olması dolayısıyla pek çok şairin yetiştiği Manisa'da doğmuştur. Doğum tarihi kaynaklarda belirtilmemesine rağmen Dîvân'ındaki:
Nahl-i ömrün ki çihil şâhî şikest oldı dilâ
Dahi el mîve-i maksûda irişmez hâlâ
Hazretün hicreti bin yüz yigirmi vü sâle
Varıcak geldi dile bu gazel-i nev-peydâ
beyitlerinden hareketle 1080/1669 yılında doğduğu sonucuna ulaşılır. Birrî, Manisa Mevlevihanesi'nde yetişti. “Dede” unvanını aldıktan sonra evlenip attarlıkla uğraşmıştır. Düzenli bir eğitim gördüğüne dair kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte, şiirlerinden kültürlü bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dîvân'ındaki bir kıt'adan 1112/1700 yılında Ahmed Muhtâr isimli bir oğlunun dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Birrî, 1128 / 1716'da Manisa'da vefat etti.
Birrî'nin Dîvân ve Bülbüliye adlı iki eseri vardır. Birrî Dîvânı'nda 29 kaside, 206 gazel, 1 terkib-bend, 1 terci-bend, 1 tarih beyti ve musammat şekillerden de 23 şiir bulunmaktadır. Kasidelerde devrinin sosyal yapısını yansıtırken; âşıkâne duyguların dile getirildiği gazellerde hâkim unsur tasavvuftur. Yine dini içerikli şiirleri arasında naatları dikkat çeker. Eser yayımlanmıştır (Erkul 2000). Devrinin üslûp özellikleri içinde ince ve nükteli bir dilin sergilendiği Birrî Dîvânı, çeşitli nazım biçimi ve türleri, klâsik düzen dışındaki kasideler, az kullanılan nazım biçimleri, gelenek dışı uygulamalar ve “yöre özellikleri”ni dile getiren şiirlerle dikkat çekicidir.
Birrî'nin Dîvân'ı dışındaki diğer eseri olan Bülbüliye, Türk edebiyatında Gül ü Bülbül, Bülbül-nâme ya da Bülbüliye adıyla tanınan mesnevi konusunun mensur olarak yeniden yazımıdır. Eser, aynı adlı hikâyelerin en ünlüsü olan Fazlî'nin Gül ü Bülbül'ü gibi alegoriktir. Bülbülün güle aşkının işlendiği Bülbüliye, arada manzum kısımları da olan tasavvufî bir mensur hikâyedir.
17.yüzyıl Türk edebiyatı içinde Birrî, biçim çeşitliliği, yerli içerik unsurlarıyla orijinaldir. Kendi edebî çevresinde sivrilerek kendini kabul ettirmiş bir Mevlevî şair olan Birrî'nin şiirlerinde Sebk-i Hindî ve hikemî tarz belirgin rol oynar. Çağının anlayışına uygun olarak şiirlerine manaya önem verir, sözü manayı açıklayıcı bir unsur olarak görür. Esrar Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye'de Birrî'nin Nâbî, Seyyid Vehbî ve Sâbit'le tanışıklığından, aynı meclislerde bulunduklarından bahseder. Sâbit'in Manisa kadılığı yaptığı yıllarda Nâbî'nin Manisa'yı ziyaret ettiği, iki şairin meclislerinde, kendi şiirlerine nazire yazılmasının mümkün olmadığını söylemeleri üzerine Birrî'nin onların şiirlerine nazire yazdığı, bu nazirelerin ardından Birrî'nin şairliğini kabul eden Sâbit ve Nâbî'nin onu da meclislerine aldığı Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb'de kayıtlıdır. Birrî, Şeyhî, Bakî, Nabî, Nailî, Seyyid Vehbî, Neylî Fasih gibi şairlerinin etkisinde kalırken; Seyyid Vehbî, Feyzî, Vassâf gibi şairlerin de onun şiirlerine nazireler yazdıkları görülür. - Ahmet Yeşevi Üniversitesi, TEES sayfası
Nahl-i ömrün ki çihil şâhî şikest oldı dilâ
Dahi el mîve-i maksûda irişmez hâlâ
Hazretün hicreti bin yüz yigirmi vü sâle
Varıcak geldi dile bu gazel-i nev-peydâ
beyitlerinden hareketle 1080/1669 yılında doğduğu sonucuna ulaşılır. Birrî, Manisa Mevlevihanesi'nde yetişti. “Dede” unvanını aldıktan sonra evlenip attarlıkla uğraşmıştır. Düzenli bir eğitim gördüğüne dair kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte, şiirlerinden kültürlü bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dîvân'ındaki bir kıt'adan 1112/1700 yılında Ahmed Muhtâr isimli bir oğlunun dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Birrî, 1128 / 1716'da Manisa'da vefat etti.
Birrî'nin Dîvân ve Bülbüliye adlı iki eseri vardır. Birrî Dîvânı'nda 29 kaside, 206 gazel, 1 terkib-bend, 1 terci-bend, 1 tarih beyti ve musammat şekillerden de 23 şiir bulunmaktadır. Kasidelerde devrinin sosyal yapısını yansıtırken; âşıkâne duyguların dile getirildiği gazellerde hâkim unsur tasavvuftur. Yine dini içerikli şiirleri arasında naatları dikkat çeker. Eser yayımlanmıştır (Erkul 2000). Devrinin üslûp özellikleri içinde ince ve nükteli bir dilin sergilendiği Birrî Dîvânı, çeşitli nazım biçimi ve türleri, klâsik düzen dışındaki kasideler, az kullanılan nazım biçimleri, gelenek dışı uygulamalar ve “yöre özellikleri”ni dile getiren şiirlerle dikkat çekicidir.
Birrî'nin Dîvân'ı dışındaki diğer eseri olan Bülbüliye, Türk edebiyatında Gül ü Bülbül, Bülbül-nâme ya da Bülbüliye adıyla tanınan mesnevi konusunun mensur olarak yeniden yazımıdır. Eser, aynı adlı hikâyelerin en ünlüsü olan Fazlî'nin Gül ü Bülbül'ü gibi alegoriktir. Bülbülün güle aşkının işlendiği Bülbüliye, arada manzum kısımları da olan tasavvufî bir mensur hikâyedir.
17.yüzyıl Türk edebiyatı içinde Birrî, biçim çeşitliliği, yerli içerik unsurlarıyla orijinaldir. Kendi edebî çevresinde sivrilerek kendini kabul ettirmiş bir Mevlevî şair olan Birrî'nin şiirlerinde Sebk-i Hindî ve hikemî tarz belirgin rol oynar. Çağının anlayışına uygun olarak şiirlerine manaya önem verir, sözü manayı açıklayıcı bir unsur olarak görür. Esrar Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye'de Birrî'nin Nâbî, Seyyid Vehbî ve Sâbit'le tanışıklığından, aynı meclislerde bulunduklarından bahseder. Sâbit'in Manisa kadılığı yaptığı yıllarda Nâbî'nin Manisa'yı ziyaret ettiği, iki şairin meclislerinde, kendi şiirlerine nazire yazılmasının mümkün olmadığını söylemeleri üzerine Birrî'nin onların şiirlerine nazire yazdığı, bu nazirelerin ardından Birrî'nin şairliğini kabul eden Sâbit ve Nâbî'nin onu da meclislerine aldığı Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb'de kayıtlıdır. Birrî, Şeyhî, Bakî, Nabî, Nailî, Seyyid Vehbî, Neylî Fasih gibi şairlerinin etkisinde kalırken; Seyyid Vehbî, Feyzî, Vassâf gibi şairlerin de onun şiirlerine nazireler yazdıkları görülür. - Ahmet Yeşevi Üniversitesi, TEES sayfası
Kaynaklarda adından Birrî, Birrî Mehmed Dede, Derviş Mehmed Birrî, Attâr Birrî şeklinde söz edilen Birrî'nin asıl adı Mehmed'dir. Bir şehzade sancağı olması dolayısıyla pek çok şairin yetiştiği Manisa'da doğmuştur. Doğum tarihi kaynaklarda belirtilmemesine rağmen Dîvân'ındaki:
Nahl-i ömrün ki çihil şâhî şikest oldı dilâ
Dahi el mîve-i maksûda irişmez hâlâ
Hazretün hicreti bin yüz yigirmi vü sâle
Varıcak geldi dile bu gazel-i nev-peydâ
beyitlerinden hareketle 1080/1669 yılında doğduğu sonucuna ulaşılır. Birrî, Manisa Mevlevihanesi'nde yetişti. “Dede” unvanını aldıktan sonra evlenip attarlıkla uğraşmıştır. Düzenli bir eğitim gördüğüne dair kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte, şiirlerinden kültürlü bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dîvân'ındaki bir kıt'adan 1112/1700 yılında Ahmed Muhtâr isimli bir oğlunun dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Birrî, 1128 / 1716'da Manisa'da vefat etti.
Birrî'nin Dîvân ve Bülbüliye adlı iki eseri vardır. Birrî Dîvânı'nda 29 kaside, 206 gazel, 1 terkib-bend, 1 terci-bend, 1 tarih beyti ve musammat şekillerden de 23 şiir bulunmaktadır. Kasidelerde devrinin sosyal yapısını yansıtırken; âşıkâne duyguların dile getirildiği gazellerde hâkim unsur tasavvuftur. Yine dini içerikli şiirleri arasında naatları dikkat çeker. Eser yayımlanmıştır (Erkul 2000). Devrinin üslûp özellikleri içinde ince ve nükteli bir dilin sergilendiği Birrî Dîvânı, çeşitli nazım biçimi ve türleri, klâsik düzen dışındaki kasideler, az kullanılan nazım biçimleri, gelenek dışı uygulamalar ve “yöre özellikleri”ni dile getiren şiirlerle dikkat çekicidir.
Birrî'nin Dîvân'ı dışındaki diğer eseri olan Bülbüliye, Türk edebiyatında Gül ü Bülbül, Bülbül-nâme ya da Bülbüliye adıyla tanınan mesnevi konusunun mensur olarak yeniden yazımıdır. Eser, aynı adlı hikâyelerin en ünlüsü olan Fazlî'nin Gül ü Bülbül'ü gibi alegoriktir. Bülbülün güle aşkının işlendiği Bülbüliye, arada manzum kısımları da olan tasavvufî bir mensur hikâyedir.
17.yüzyıl Türk edebiyatı içinde Birrî, biçim çeşitliliği, yerli içerik unsurlarıyla orijinaldir. Kendi edebî çevresinde sivrilerek kendini kabul ettirmiş bir Mevlevî şair olan Birrî'nin şiirlerinde Sebk-i Hindî ve hikemî tarz belirgin rol oynar. Çağının anlayışına uygun olarak şiirlerine manaya önem verir, sözü manayı açıklayıcı bir unsur olarak görür. Esrar Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye'de Birrî'nin Nâbî, Seyyid Vehbî ve Sâbit'le tanışıklığından, aynı meclislerde bulunduklarından bahseder. Sâbit'in Manisa kadılığı yaptığı yıllarda Nâbî'nin Manisa'yı ziyaret ettiği, iki şairin meclislerinde, kendi şiirlerine nazire yazılmasının mümkün olmadığını söylemeleri üzerine Birrî'nin onların şiirlerine nazire yazdığı, bu nazirelerin ardından Birrî'nin şairliğini kabul eden Sâbit ve Nâbî'nin onu da meclislerine aldığı Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb'de kayıtlıdır. Birrî, Şeyhî, Bakî, Nabî, Nailî, Seyyid Vehbî, Neylî Fasih gibi şairlerinin etkisinde kalırken; Seyyid Vehbî, Feyzî, Vassâf gibi şairlerin de onun şiirlerine nazireler yazdıkları görülür. - Ahmet Yeşevi Üniversitesi, TEES sayfası
Nahl-i ömrün ki çihil şâhî şikest oldı dilâ
Dahi el mîve-i maksûda irişmez hâlâ
Hazretün hicreti bin yüz yigirmi vü sâle
Varıcak geldi dile bu gazel-i nev-peydâ
beyitlerinden hareketle 1080/1669 yılında doğduğu sonucuna ulaşılır. Birrî, Manisa Mevlevihanesi'nde yetişti. “Dede” unvanını aldıktan sonra evlenip attarlıkla uğraşmıştır. Düzenli bir eğitim gördüğüne dair kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte, şiirlerinden kültürlü bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dîvân'ındaki bir kıt'adan 1112/1700 yılında Ahmed Muhtâr isimli bir oğlunun dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Birrî, 1128 / 1716'da Manisa'da vefat etti.
Birrî'nin Dîvân ve Bülbüliye adlı iki eseri vardır. Birrî Dîvânı'nda 29 kaside, 206 gazel, 1 terkib-bend, 1 terci-bend, 1 tarih beyti ve musammat şekillerden de 23 şiir bulunmaktadır. Kasidelerde devrinin sosyal yapısını yansıtırken; âşıkâne duyguların dile getirildiği gazellerde hâkim unsur tasavvuftur. Yine dini içerikli şiirleri arasında naatları dikkat çeker. Eser yayımlanmıştır (Erkul 2000). Devrinin üslûp özellikleri içinde ince ve nükteli bir dilin sergilendiği Birrî Dîvânı, çeşitli nazım biçimi ve türleri, klâsik düzen dışındaki kasideler, az kullanılan nazım biçimleri, gelenek dışı uygulamalar ve “yöre özellikleri”ni dile getiren şiirlerle dikkat çekicidir.
Birrî'nin Dîvân'ı dışındaki diğer eseri olan Bülbüliye, Türk edebiyatında Gül ü Bülbül, Bülbül-nâme ya da Bülbüliye adıyla tanınan mesnevi konusunun mensur olarak yeniden yazımıdır. Eser, aynı adlı hikâyelerin en ünlüsü olan Fazlî'nin Gül ü Bülbül'ü gibi alegoriktir. Bülbülün güle aşkının işlendiği Bülbüliye, arada manzum kısımları da olan tasavvufî bir mensur hikâyedir.
17.yüzyıl Türk edebiyatı içinde Birrî, biçim çeşitliliği, yerli içerik unsurlarıyla orijinaldir. Kendi edebî çevresinde sivrilerek kendini kabul ettirmiş bir Mevlevî şair olan Birrî'nin şiirlerinde Sebk-i Hindî ve hikemî tarz belirgin rol oynar. Çağının anlayışına uygun olarak şiirlerine manaya önem verir, sözü manayı açıklayıcı bir unsur olarak görür. Esrar Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye'de Birrî'nin Nâbî, Seyyid Vehbî ve Sâbit'le tanışıklığından, aynı meclislerde bulunduklarından bahseder. Sâbit'in Manisa kadılığı yaptığı yıllarda Nâbî'nin Manisa'yı ziyaret ettiği, iki şairin meclislerinde, kendi şiirlerine nazire yazılmasının mümkün olmadığını söylemeleri üzerine Birrî'nin onların şiirlerine nazire yazdığı, bu nazirelerin ardından Birrî'nin şairliğini kabul eden Sâbit ve Nâbî'nin onu da meclislerine aldığı Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye ve Semâhâne-i Edeb'de kayıtlıdır. Birrî, Şeyhî, Bakî, Nabî, Nailî, Seyyid Vehbî, Neylî Fasih gibi şairlerinin etkisinde kalırken; Seyyid Vehbî, Feyzî, Vassâf gibi şairlerin de onun şiirlerine nazireler yazdıkları görülür. - Ahmet Yeşevi Üniversitesi, TEES sayfası
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.