Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyen ve bütün bunları bilgisayar niteliğindeki hafızasına depo eden bir kişiydi. Her semtin tarihini, ünlülerini, olaylarını, en ince detayına kadar, bir film seyrettirir gibi okurlarına aktarırdı. İstanbul'a dair bilgi dağarcığımızı zenginleştiren bu orijinal yazılar, o günlerin gazete sütunlarında kaldı. Sermet Muhtar Alus'un bütün yazıları İstanbullular tarafından büyük bir tutkuyla okunurdu. Çünkü bunların hepsinde İstanbul'u seyretmek, İstanbul'u yaşamak olanağı vardı. Romanlarının da hepsinde, eski İstanbul bütün ihtişamı ile güzelliği ve geleneğiyle yaşamaktaydı. Belki onun içindir ki -mizah alanında güçlü bir kalem arkadaşı olan- Refik Halit Karay, Sermet Muhtar'a çok güzel deyim bulmuştu. Ona göre Sermet Muhtar, büyük bir ‘Istanbulist'ti. İstanbulluların gönüllerinde orijinal yazılarıyla, taht kuran bir kişiydi... İstanbul'un canlı rehberiydi... Romanlarının hepsinde İstanbul'un silueti görünür. Aslında Sermet Muhtar Alus'un ‘İstanbul'suz hiçbir yazısı yoktur. Kalbi İstanbul için çarpan, kalemi İstanbul'u konuşturan, beyni İstanbul'la dopdolu bir kişiydi...
* * *
Masal Olanlar, Sermet Muhtar Alus'un eski İstanbul hayatına dair yaptığı söyleşileri ve kendisinin kaleme aldığı yazıları bir araya getirmektedir. Bu yazılar “Masal Olanlar” başlığı altında Akşam gazetesinde, 28 Nisan 1932-18 Ağustos 1932 tarihleri arasında tefrika edilmiştir. Masal Olanlar; sadece bugün değil, 1932 yılı için bile hafızalardan silinmiş İstanbul hayatının çeşitli yönlerini bizlere sunmaktadır. Sermet Muhtar Alus; “Eski Defterdekiler” başlığı altında yaptığı İstanbul söyleşilerinde, karşısındakilerin ketum davranmasından dolayı bir hayal kırıklığı yaşadığından Masal Olanlar'ı kaleme almaya karar vermiştir: “Bundan sonra ‘Masal Olanlar' başlığı altında çıkacak yazılarımda gezme, tozma yerleri, eğlenceler, beğenilen güzeller hakkında kimseyi sigaya çekmeyeceğim. Çenesine bilhassa etrafına güvenenler, bugün masal olmuş mevzulardan birini anlatacak, ben de olduğu gibi yazacağım.”