Elimizdeki eser, eski kültürümüzün, Anadolu'nun küçük bir kasabasında, Merzifon'da, son zamanlara kadar canlılığını nasıl koruduğunu göstermektedir. Gerek Eyüb Sabri ve gerekse Hıfz"ı, hem Dîvan ve hem de Halk edebiyatı geleneğini devam ettiren mümessillerdir. Her ikisinin, aynı devirde ve aynı yörede yaşamış olmaları, aynı kültürü temsil etmeleri itibariyle, şiirlerini bir arada neşretmenin uygun olacağını düşündük. Zaten Hıfzî'nın şiirleri bir dîvançe tutacak kadar fazla değildir.
1984 yılında basılan Merzifonlu Dede-zâde Mehmet Hilmî'nin "Külliyât"ını neşre hazırlarken, şimdi ebediyete intikal etmiş olan mümtâz âlim ve san'atkâr ve emsâlsiz bir insan olan azîz hocam Nihad M. Çetin, adı geçen kitaba bir takriz yazmak istediğini söylemişti. O kitabı, bilhassa ihtivâ ettiği "Mevlid-i Nebevî" mesnevisi sebebiyle, daha müsvedde halindeyken, bir kaç kez okumak zahmet ve lütfunda bulunmuş, çok da sevmişti. Ana tarafından büyük halk şâiri Gevheri'nin torunu olan melek-sîret hocamın, doğup büyüdüğü yörenin, Merzifon ve Gümüşhacıköy, töresine, san'at ve san'atkârına, folkloruna hülâsa her şeyine inanılmaz derecede bir bağlılığı vardı. Bu bağlılığı sebebiyledir ki, bana, Eyüp Sabri ile Hıfzi'nin şiirlerini neşre hazırlamamı vasiyet etmişti. Şu anda bu muazzez vasîyeti yerine getirmekten ne kadar bahtiyâr isem, vasiyetde bulunan azîz ve necîb hocamın bu kitabı dünya gözüyle görememesinden de o derece hüzünlüyüm. Ruhu şad olsun. -Orhan Bilgin, İstanbul-Bakırköy, 10 Ekim 1991 (Önsözden)
Elimizdeki eser, eski kültürümüzün, Anadolu'nun küçük bir kasabasında, Merzifon'da, son zamanlara kadar canlılığını nasıl koruduğunu göstermektedir. Gerek Eyüb Sabri ve gerekse Hıfz"ı, hem Dîvan ve hem de Halk edebiyatı geleneğini devam ettiren mümessillerdir. Her ikisinin, aynı devirde ve aynı yörede yaşamış olmaları, aynı kültürü temsil etmeleri itibariyle, şiirlerini bir arada neşretmenin uygun olacağını düşündük. Zaten Hıfzî'nın şiirleri bir dîvançe tutacak kadar fazla değildir.
1984 yılında basılan Merzifonlu Dede-zâde Mehmet Hilmî'nin "Külliyât"ını neşre hazırlarken, şimdi ebediyete intikal etmiş olan mümtâz âlim ve san'atkâr ve emsâlsiz bir insan olan azîz hocam Nihad M. Çetin, adı geçen kitaba bir takriz yazmak istediğini söylemişti. O kitabı, bilhassa ihtivâ ettiği "Mevlid-i Nebevî" mesnevisi sebebiyle, daha müsvedde halindeyken, bir kaç kez okumak zahmet ve lütfunda bulunmuş, çok da sevmişti. Ana tarafından büyük halk şâiri Gevheri'nin torunu olan melek-sîret hocamın, doğup büyüdüğü yörenin, Merzifon ve Gümüşhacıköy, töresine, san'at ve san'atkârına, folkloruna hülâsa her şeyine inanılmaz derecede bir bağlılığı vardı. Bu bağlılığı sebebiyledir ki, bana, Eyüp Sabri ile Hıfzi'nin şiirlerini neşre hazırlamamı vasiyet etmişti. Şu anda bu muazzez vasîyeti yerine getirmekten ne kadar bahtiyâr isem, vasiyetde bulunan azîz ve necîb hocamın bu kitabı dünya gözüyle görememesinden de o derece hüzünlüyüm. Ruhu şad olsun. -Orhan Bilgin, İstanbul-Bakırköy, 10 Ekim 1991 (Önsözden)