Totaliter rejimler işte bu umudu yıkmaya oynar. Politika yapmanın koşullarını ortadan kaldırmak için önce hakikat alanını tarumar ederler. Nesnel olguların karşısına utanmazca “alternatif hakikat” diye adlandırdıkları yalanlar çıkarır; kamuoyunu duygular ve inançlarla şekillendirmeyi hedeflerler. Kendi meşreplerince yaşamakta ısrar edenlere, değerlerini korumaya çalışanlara yalan dünyanın iyice kaypaklaştığı, değerlerin geçersizleştiği, bugün ak olanın yarın kara olabileceği mesajını verirler. Boyun eğmeyen, biat etmeyen, kulağının üstüne yatmayan, yalanı ve talanı görmezden gelmeyen bundan böyle kendini tuhaf suçlamaların odağında bulacaktır.
Basından umudu kestikçe içine gömüldüğümüz sosyal medya da gözlerimizi miyoplaştırır; sadece kendimize benzerlerle iletişimde kalmamıza, görüşlerimizi destekleyenler dışındaki olgulara kulağımızı kapatmamıza yol açar. Bu arada çilek aromalı sakızlar gibi yaygınlaşan o “kime göre neye göre” atarlanması, dayak yiyen bir çocuğun, taciz edilen bir kadının, özgürlüğü iftiralarla elinden alınanın sesini bastırmak için son derece işlevseldir. Hakikat arayışından vazgeçmek bir açıdan özgürleştirir bizi: İki dakika fazladan düşünmek, kararlarımızın sorumluluğunu almak gibi sıkıntılardan kurtuluruz. Zulmün ortağı olmak gibi küçük bir bedelle tabii...
Birincil haber kaynağı olarak interneti kullananların doğru bilgiye ulaşmasını, eleştirel düşünme alışkanlığının korunmasını hedefleyen teyit. org sitesinin önerisiyle çattık bu yıl ajandamızı. “Hakikat sonrası” dünyamıza ve genelde hayatımızın döşeği olan yalanlarımıza baktık. Biraz şaştık, biraz korktuk, biraz güldük, sonunda “yalanımızı yutmazsanız hapı yutarsınız” diyenlere pabuç bırakmamalı dedik!
Totaliter rejimler işte bu umudu yıkmaya oynar. Politika yapmanın koşullarını ortadan kaldırmak için önce hakikat alanını tarumar ederler. Nesnel olguların karşısına utanmazca “alternatif hakikat” diye adlandırdıkları yalanlar çıkarır; kamuoyunu duygular ve inançlarla şekillendirmeyi hedeflerler. Kendi meşreplerince yaşamakta ısrar edenlere, değerlerini korumaya çalışanlara yalan dünyanın iyice kaypaklaştığı, değerlerin geçersizleştiği, bugün ak olanın yarın kara olabileceği mesajını verirler. Boyun eğmeyen, biat etmeyen, kulağının üstüne yatmayan, yalanı ve talanı görmezden gelmeyen bundan böyle kendini tuhaf suçlamaların odağında bulacaktır.
Basından umudu kestikçe içine gömüldüğümüz sosyal medya da gözlerimizi miyoplaştırır; sadece kendimize benzerlerle iletişimde kalmamıza, görüşlerimizi destekleyenler dışındaki olgulara kulağımızı kapatmamıza yol açar. Bu arada çilek aromalı sakızlar gibi yaygınlaşan o “kime göre neye göre” atarlanması, dayak yiyen bir çocuğun, taciz edilen bir kadının, özgürlüğü iftiralarla elinden alınanın sesini bastırmak için son derece işlevseldir. Hakikat arayışından vazgeçmek bir açıdan özgürleştirir bizi: İki dakika fazladan düşünmek, kararlarımızın sorumluluğunu almak gibi sıkıntılardan kurtuluruz. Zulmün ortağı olmak gibi küçük bir bedelle tabii...
Birincil haber kaynağı olarak interneti kullananların doğru bilgiye ulaşmasını, eleştirel düşünme alışkanlığının korunmasını hedefleyen teyit. org sitesinin önerisiyle çattık bu yıl ajandamızı. “Hakikat sonrası” dünyamıza ve genelde hayatımızın döşeği olan yalanlarımıza baktık. Biraz şaştık, biraz korktuk, biraz güldük, sonunda “yalanımızı yutmazsanız hapı yutarsınız” diyenlere pabuç bırakmamalı dedik!