Çalışma öncelikle, bu tartışmanın en önemli kavşak noktalarında karşımıza çıkan üç teorisyenin (Max Weber, Karl Popper ve Jon Elster) metodolojik bireycilik savunularının ayrıntılı bir eleştirel analizini içeriyor. Bu analizin neticesinde metodolojik bireycilikten sosyolojiye giden yolun kapalı olduğu metateorik sonucuna varan yazar, metodolojik bireyci konumlanmanın sadece metodolojik değil sosyal olanın neliğine dair ontolojik içerimler barındırdığını sergiliyor ve bunun ardından ayrıntılı ve özgün bir ontoloji ve sosyal ontoloji tartışması sunuyor.
Bireyci ve bütüncü pozisyonların ötesinde sosyal bilimde ilişkiselci-realist bir meta-teorik konumlanmanın mümkün ve gerekli olduğu önkabulünden hareket eden çalışma, zikredilen her bir pozisyonun sadece sosyal olanın değil, bir bütün olarak evrenin ne olduğuna dair temel postülatlarını tartışmaya açarak, sosyal bilimlerin son dönemlerde gündemine yerleşen ontolojiye dönüş sorunsalı içersinde kendisine yer buluyor. Dolayısıyla sosyal bilimin nesnesine dair kapsamlı bir mesainin ürünü olan bu çalışmanın, bizleri "yapı" ve "fâil" gibi sosyal bilimin aslî kavramsal inşalarının içeriğini realist bir jestle düşünmeye davet ettiği ve bu yanıyla esasen realist bir teori inşası girişimi olduğu söylenebilir. (Tanıtım Bülteninden)
Çalışma öncelikle, bu tartışmanın en önemli kavşak noktalarında karşımıza çıkan üç teorisyenin (Max Weber, Karl Popper ve Jon Elster) metodolojik bireycilik savunularının ayrıntılı bir eleştirel analizini içeriyor. Bu analizin neticesinde metodolojik bireycilikten sosyolojiye giden yolun kapalı olduğu metateorik sonucuna varan yazar, metodolojik bireyci konumlanmanın sadece metodolojik değil sosyal olanın neliğine dair ontolojik içerimler barındırdığını sergiliyor ve bunun ardından ayrıntılı ve özgün bir ontoloji ve sosyal ontoloji tartışması sunuyor.
Bireyci ve bütüncü pozisyonların ötesinde sosyal bilimde ilişkiselci-realist bir meta-teorik konumlanmanın mümkün ve gerekli olduğu önkabulünden hareket eden çalışma, zikredilen her bir pozisyonun sadece sosyal olanın değil, bir bütün olarak evrenin ne olduğuna dair temel postülatlarını tartışmaya açarak, sosyal bilimlerin son dönemlerde gündemine yerleşen ontolojiye dönüş sorunsalı içersinde kendisine yer buluyor. Dolayısıyla sosyal bilimin nesnesine dair kapsamlı bir mesainin ürünü olan bu çalışmanın, bizleri "yapı" ve "fâil" gibi sosyal bilimin aslî kavramsal inşalarının içeriğini realist bir jestle düşünmeye davet ettiği ve bu yanıyla esasen realist bir teori inşası girişimi olduğu söylenebilir. (Tanıtım Bülteninden)