#smrgKİTABEVİ Mevlana - 2024
Mevlâna: “Havlayan köpekler” dediği, ve Mesnevi ile alay edenleri Kur'ana masal kitabı diyen müşriklere benzetir. (4b. 4284) Mevlâna her zümreden ve her sınıftan insanların hikâyelerini, deyimlerini, özdeyişlerini ve pek çok mazmunları Mesnevi'ye almış, bunları kendine göre anlamlandırmış ve yorumlamıştır. Avam denilen sıradan kişileri, onların hal ve hareketlerini, hayat tarzlarını ve anlayışlarını yakından tanımış, bunları sırası geldikçe Mesnevi'ye yansıtmıştır, Mesnevi'de halk kültürünün izleri açıkça görüldüğünden yaşadığı dönemde bile bu durumu kusur olarak görenler olmuştur...
Mesnevi'de öyle yerler vardır ki onları okuyanlar Mevlâna'nın cebir görüşüne sahip olduğu, insan iradesini ve kudretini kabul etmediğini sanırlar. Ama bunun aksini gösteren pek çok beytler, menkıbeler ve örnekler de var. Mevlâna sünnetullah ve âdetullah denilen tabiatta ve toplum hayatında var olan kanunları, sebep-sonuç ilişkisini biliyor, görüyor, benimsiyor ve bunun lüzum ve ehemmiyetini savunuyor. Fakat o, her mümin gibi ilahi irade ve kudreti sebeplerin üstünde görüyor, sebeplerden ziyade sebeplerin yaratıcısını ve yöneticisini öne çıkarıyor. Sebepler, vasıtalar ve vesileler âlemine dalıp bunların yaratıcısını akıllarına getirmeyen gâfilleri “uyur-gezerler” gibi görüyor ve onları uyandırmaya çalışıyor.
Mevlâna: “Havlayan köpekler” dediği, ve Mesnevi ile alay edenleri Kur'ana masal kitabı diyen müşriklere benzetir. (4b. 4284) Mevlâna her zümreden ve her sınıftan insanların hikâyelerini, deyimlerini, özdeyişlerini ve pek çok mazmunları Mesnevi'ye almış, bunları kendine göre anlamlandırmış ve yorumlamıştır. Avam denilen sıradan kişileri, onların hal ve hareketlerini, hayat tarzlarını ve anlayışlarını yakından tanımış, bunları sırası geldikçe Mesnevi'ye yansıtmıştır, Mesnevi'de halk kültürünün izleri açıkça görüldüğünden yaşadığı dönemde bile bu durumu kusur olarak görenler olmuştur...
Mesnevi'de öyle yerler vardır ki onları okuyanlar Mevlâna'nın cebir görüşüne sahip olduğu, insan iradesini ve kudretini kabul etmediğini sanırlar. Ama bunun aksini gösteren pek çok beytler, menkıbeler ve örnekler de var. Mevlâna sünnetullah ve âdetullah denilen tabiatta ve toplum hayatında var olan kanunları, sebep-sonuç ilişkisini biliyor, görüyor, benimsiyor ve bunun lüzum ve ehemmiyetini savunuyor. Fakat o, her mümin gibi ilahi irade ve kudreti sebeplerin üstünde görüyor, sebeplerden ziyade sebeplerin yaratıcısını ve yöneticisini öne çıkarıyor. Sebepler, vasıtalar ve vesileler âlemine dalıp bunların yaratıcısını akıllarına getirmeyen gâfilleri “uyur-gezerler” gibi görüyor ve onları uyandırmaya çalışıyor.