#smrgKİTABEVİ Mevlana'da Aşk Sırrı ve Nihai Bütünleşme - 2010
Kimi insan hisseder, kimisi hiç anlamaz. Kısmen hissedenler bu bağı tanımlamaya çalışmışlar ama hiçbiri sınırlı düşünce sistemiyle anlatamamış. Bütünüyle dile getirilemeyen o bağı tam olarak, ne felsefe ne akıl açıklayabilmiş. Anlatabildiğimiz tek şey, tanımlamaların bizi yönelttiği yoldur.
Mistik bir yol...
gönül yolu...
içimizde kaynamalar başlatan, yolumuzu aydınlatan ışıklanma yolu...
İçine vecd ateşi düşen kişinin sevincinden sallanmaya başlamasına zikir denmiştir.
Zikir bir bakıma, Allah aşkının duyulara aksetmiş tezahürüdür.
Mevlana'da aşk boyutunun altını olabildiğince koyu çizmek gerekir. Beyitlerinde sık sık geçen "Ey! çağrısı kıtaları aşmıştır ve yine "Ey! çağrısında o kadar çok aşk vardır ki, bütünüyle evrenseldir. "Gel" derken bile dünyaya kucağını açması aşk boyutuyla, evrensel bir sorumlulukla yüklüdür. Sanki, Hz. Muhammed'in veda Hutbesi'ndeki vasiyetin sorumluluğunu yüklemiş, o halet-i ruhiye kendisine intikal etmiştir. Veda Hutbesi'ndeki. "Burada bulunanlar, bulunmayanlara iletsin. Mevlana ve diğer gönül insanları (Yunus Emre, Ahmet Yesevi...) Sahabe-i Kiram'dan aldıkları Veda Hutbesi'ndeki mesaj vazifesini, İslami bir rahmet yağmırı gibi çağlara taşımışlardır.
Kimi insan hisseder, kimisi hiç anlamaz. Kısmen hissedenler bu bağı tanımlamaya çalışmışlar ama hiçbiri sınırlı düşünce sistemiyle anlatamamış. Bütünüyle dile getirilemeyen o bağı tam olarak, ne felsefe ne akıl açıklayabilmiş. Anlatabildiğimiz tek şey, tanımlamaların bizi yönelttiği yoldur.
Mistik bir yol...
gönül yolu...
içimizde kaynamalar başlatan, yolumuzu aydınlatan ışıklanma yolu...
İçine vecd ateşi düşen kişinin sevincinden sallanmaya başlamasına zikir denmiştir.
Zikir bir bakıma, Allah aşkının duyulara aksetmiş tezahürüdür.
Mevlana'da aşk boyutunun altını olabildiğince koyu çizmek gerekir. Beyitlerinde sık sık geçen "Ey! çağrısı kıtaları aşmıştır ve yine "Ey! çağrısında o kadar çok aşk vardır ki, bütünüyle evrenseldir. "Gel" derken bile dünyaya kucağını açması aşk boyutuyla, evrensel bir sorumlulukla yüklüdür. Sanki, Hz. Muhammed'in veda Hutbesi'ndeki vasiyetin sorumluluğunu yüklemiş, o halet-i ruhiye kendisine intikal etmiştir. Veda Hutbesi'ndeki. "Burada bulunanlar, bulunmayanlara iletsin. Mevlana ve diğer gönül insanları (Yunus Emre, Ahmet Yesevi...) Sahabe-i Kiram'dan aldıkları Veda Hutbesi'ndeki mesaj vazifesini, İslami bir rahmet yağmırı gibi çağlara taşımışlardır.