Taşköprülüzâde'nin Osmanlı ilim tarihinde önemli bir yere sahip olmasının nedeni, sistematik bir bakışla Osmanlı'da ‘ilimler' ve ‘alimler' sahasında yazdığı iki temel eserdir. Bu çabayı, Osmanlı ilim tarihini ‘konu' ve ‘kişi' bazlı olarak ele alma endişesinin bir yansıması olarak görebiliriz. Her iki eser klasik ilim geleneği literatürünü yansıtması bakımından ortak bir noktada buluşurlar. Bu da müellifin ne kadar bütünleyici bir perspektife sahip olduğunun açık bir kanıtıdır. Miftâh ve Şakâyık adlı bu eserler Taşköprülüzâde'nin en önemli eserleri olarak bilinmekte, dahası, sahayla ilgili hemen hatıra gelen klasik kaynak eser olma niteliği taşımaktadırlar. Miftâhu's-sa‘âde ve misbâhu's-siyâde fî mevzû‘âti'l-‘ulûm; bir çok ilim ve sanat dalına ait konular üzerine yazılmış Arapça bir eserdir. Kâtip Çelebi'nin Keşfü'z-zünûn adlı eserindeki ilim bahisleri geniş ölçüde bu esere dayanmaktadır. Müellifin oğlu Kemaleddin Mehmed Efendi tarafından bazı ilâveler yapılarak Mevzûâtu'l-ulûm adıyla Osmanlı Türkçesi'ne tercüme edilmiştir. (M.Münir Aktepe)
Taşköprülüzâde'nin Osmanlı ilim tarihinde önemli bir yere sahip olmasının nedeni, sistematik bir bakışla Osmanlı'da ‘ilimler' ve ‘alimler' sahasında yazdığı iki temel eserdir. Bu çabayı, Osmanlı ilim tarihini ‘konu' ve ‘kişi' bazlı olarak ele alma endişesinin bir yansıması olarak görebiliriz. Her iki eser klasik ilim geleneği literatürünü yansıtması bakımından ortak bir noktada buluşurlar. Bu da müellifin ne kadar bütünleyici bir perspektife sahip olduğunun açık bir kanıtıdır. Miftâh ve Şakâyık adlı bu eserler Taşköprülüzâde'nin en önemli eserleri olarak bilinmekte, dahası, sahayla ilgili hemen hatıra gelen klasik kaynak eser olma niteliği taşımaktadırlar. Miftâhu's-sa‘âde ve misbâhu's-siyâde fî mevzû‘âti'l-‘ulûm; bir çok ilim ve sanat dalına ait konular üzerine yazılmış Arapça bir eserdir. Kâtip Çelebi'nin Keşfü'z-zünûn adlı eserindeki ilim bahisleri geniş ölçüde bu esere dayanmaktadır. Müellifin oğlu Kemaleddin Mehmed Efendi tarafından bazı ilâveler yapılarak Mevzûâtu'l-ulûm adıyla Osmanlı Türkçesi'ne tercüme edilmiştir. (M.Münir Aktepe)