#smrgDERGİ Mimarlara Mektup / Kent, Kültür, Çevre, Mimarlık ve Demokrasi İçin - Sayı: 136, Haziran 2010

Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Cem Ofset
Dizi Adı:
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Hazırlayan:
Deniz İncedayı; Metin Karadağ
Stok Kodu:
1199147574
Boyut:
21x30
Sayfa Sayısı:
16 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
indirimli
46,55
Havale/EFT ile: 45,15
Stoktan teslim
1199147574
533737
Mimarlara Mektup / Kent, Kültür, Çevre, Mimarlık ve Demokrasi İçin - Sayı: 136, Haziran 2010
Mimarlara Mektup / Kent, Kültür, Çevre, Mimarlık ve Demokrasi İçin - Sayı: 136, Haziran 2010 #smrgDERGİ
46.55
İstanbul'da Dünya Çevre Günü Yansımaları* Ayşen CİRAVOĞLU Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bu yıl da öncekiler gibi Dünya Çevre Günü nedeniyle yapılan açıklamalar birbiri ar- dına geldi. Bir günlük de olsa çevreciler, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri gündemi doğal çevrenin korunmasına yö- nelik söylemleriyle işgal ettiler. Neoliberal politikaların, her anlamlı günü sevgililer günü gibi tüketim amacıyla yeniden kur- gulamasına tanık olduğumuz bugünlerde kimileri birbirine, yaşam alanları yok ol- makta olan kutup ayısı anahtarlıklarından armağan etti ya da küresel ısınmanın ilk mültecileri olan Eskimoların bilgisayarı- nıza düşen fotoğraflarını iletti. Çevrecinin daniskaları “icraatları” üzerine nutuklar “Mimarlar Odası Kitabevi Meslektaşlarımızın Hizmetinde” attı. Tüm bunlar olurken İstanbul'a üçün- cü köprü yapımı hazırlıkları hızla devam etti. İstanbul'un korunması gereken doğal alanlarında daha fazla yapılaşmanın ola- nakları arandı. Peki İstanbul'da bilim ve etik değer- leri bir kenara iten bu çevresel tahribat, meslek örgütlerinin, uzmanların, sivil toplumun muhalefetine karşın nasıl ve hangi yöntemlerle gerçekleşiyor? Bura- da sizinle İstanbul'da sürdürülebilirliğin sürdürülemezliğine ilişkin birkaç notumu paylaşmak istiyorum. Öncelikle “bütünsellik yerine bir özel- liğe odaklanmak” yönteminden söz et- haberi sayfa 7'de... Nükleer Karşıtı Miting, 25 Nisan 2010 Kadıköy, İstanbul mimarlara mektup 136 İstanbul'da Dünya Çevre … Kimi “sivil” toplum kuruluşlarının paydaş ilan edilmesi de yukarıdakilere benzer sonuçlar doğuran bir yöntemdir. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluş- ları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam alanlarımızı, doğal kaynakları- mızı koruma, adalet ve barış için toplum- sal eşitsizliklere karşı muhalefet çabaları içindeler. Ancak bilindiği gibi etkili mu- halefeti gerektiren bu durum kimi zaman yöneticiler için sıkıntı yaratıyor. Bunu ön- lemek için “kurulan” bir “sivil” bir toplum kuruluşu muhalefete muhalefet edebilir ve yöneticilerin katılım adına yaptıkları toplantılara kamuyu temsilen katılabilir. Böylelikle İstanbul'a üçüncü köprünün gerekliliğine inanan bir “sivil” toplum ku- ruluşu derhal paydaş ilan edilir. Yukarıdaki yöntemler tükendiğin- de “eskilerin örnek gösterildiğine” tanık olabilirsiniz. Kuşkusuz geleceğe dair bi- limsel veriler kimi zaman “icraatların” önünü tıkıyor. Bu durumda popüler ta- rihçilerimizden birinin yakın zamanda bir özel televizyon kanalında üçüncü köprü tartışması sırasında ortaya attığı savın desteklendiğini göreceksiniz. “Osmanlı zamanında Boğaziçi yeşil değildi” diye- rek köprü tartışması kestirilip atılacaktır. Kuşkusuz Boğaziçi'nin yeşil açısından zenginleşmesi Cumhuriyet dönemine ta- rihlendirilir ancak bunun üçüncü köprüye meşruiyet sağlaması kabul edelim ki bir zihinsel beceri gerektirir. Eğer hiçbir yöntemden sonuç alına- mazsa “sorumlulukları bireye yükleme” en çok kullanılan ve en etkili yöntem ola- rak karşımıza çıkar. İstanbullulara, havza- larda su azaldığında duşta uzun kalmama, otoyol ve köprü yapımları hızla devam etmesine karşın trafik sorunu başgösterdi- ğinde araçlarına binmeme çağrısı yapıla- caktır. Örnekler ve yöntemler artırılabilir an- cak İstanbul'da çevre korumanın toplum- sal ve siyasal çerçevesi ne yazık ki yuka- rıdaki biçimde kuşatılmıştır. Bu ortamda merak edilen böylesine bir çevrecilik yo- rumunun değişmesi için kaç çevre günü- nün geçmesi gerektiğidir. * Metin, yazar tarafından 20 Mayıs 2010 tarihin- de TMMOB Kent Sempozyumu II'de sunulan “İstanbul'da Sürdürülebilirlik Sürdürülebilir mi?” başlıklı bildiriden bölümler içermektedir. Sinemasal Dönüşüm Projesi: Seyirlik Yıkımlar* Fırat YÜCEL Orta Avrupa'nın en büyük film festival- lerinden biri Bratislava'da düzenleni- yor. Ancak şehir, bu kadar kapsamlı bir sinema etkinliğini taşıyacak sinema sa- lonlarına sahip olmadığı için filmler bir alışveriş merkezinin içindeki multiplex sinemada gösteriliyor. Dünyanın her ye- rinden gelen konuklar bir alışveriş mer- kezine tıkılıyor. Kendinizi dışarı attığı- nızda, otoyollarla çevrili devasa binanın gölgesinde, şehrin sadece en yüksek bi- g Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Basın Açıklaması, 24 Mayıs 2010 Yargı Emek Sineması'nın Yıkımını Öngören Projeye Dur Dedi Emek Sineması'nın yıkımını öngören projeyi onaylayan Kurul kararına açmış olduğu- muz davada İstanbul 9. İdare Mahkemesi 12.05.2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sinema kenti Beyoğlu'nda bir bir yok edilen sinemalar arasına katılmak istenen Emek Sineması'nın yıkımını öngören, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Yenileme Kurulu'nun 17.09.2009 gün, 954 sayılı ve 09.10.2009 gün, 973 sayılı kararı ve eki avan projelerin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istemiyle açtığımız davada, T.C. İstanbul 9. İda- re Mahkemesi, 12.05.2010 tarihli 2010/448 esas no.lu kararını almıştır. Mahkeme, “Dava konusu işlem, uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğura- bileceğinden, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar 2577 Sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulması” şeklindeki kararını oybirliği ile almıştır. Kamuoyuna duyurulur.
İstanbul'da Dünya Çevre Günü Yansımaları* Ayşen CİRAVOĞLU Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bu yıl da öncekiler gibi Dünya Çevre Günü nedeniyle yapılan açıklamalar birbiri ar- dına geldi. Bir günlük de olsa çevreciler, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri gündemi doğal çevrenin korunmasına yö- nelik söylemleriyle işgal ettiler. Neoliberal politikaların, her anlamlı günü sevgililer günü gibi tüketim amacıyla yeniden kur- gulamasına tanık olduğumuz bugünlerde kimileri birbirine, yaşam alanları yok ol- makta olan kutup ayısı anahtarlıklarından armağan etti ya da küresel ısınmanın ilk mültecileri olan Eskimoların bilgisayarı- nıza düşen fotoğraflarını iletti. Çevrecinin daniskaları “icraatları” üzerine nutuklar “Mimarlar Odası Kitabevi Meslektaşlarımızın Hizmetinde” attı. Tüm bunlar olurken İstanbul'a üçün- cü köprü yapımı hazırlıkları hızla devam etti. İstanbul'un korunması gereken doğal alanlarında daha fazla yapılaşmanın ola- nakları arandı. Peki İstanbul'da bilim ve etik değer- leri bir kenara iten bu çevresel tahribat, meslek örgütlerinin, uzmanların, sivil toplumun muhalefetine karşın nasıl ve hangi yöntemlerle gerçekleşiyor? Bura- da sizinle İstanbul'da sürdürülebilirliğin sürdürülemezliğine ilişkin birkaç notumu paylaşmak istiyorum. Öncelikle “bütünsellik yerine bir özel- liğe odaklanmak” yönteminden söz et- haberi sayfa 7'de... Nükleer Karşıtı Miting, 25 Nisan 2010 Kadıköy, İstanbul mimarlara mektup 136 İstanbul'da Dünya Çevre … Kimi “sivil” toplum kuruluşlarının paydaş ilan edilmesi de yukarıdakilere benzer sonuçlar doğuran bir yöntemdir. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluş- ları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam alanlarımızı, doğal kaynakları- mızı koruma, adalet ve barış için toplum- sal eşitsizliklere karşı muhalefet çabaları içindeler. Ancak bilindiği gibi etkili mu- halefeti gerektiren bu durum kimi zaman yöneticiler için sıkıntı yaratıyor. Bunu ön- lemek için “kurulan” bir “sivil” bir toplum kuruluşu muhalefete muhalefet edebilir ve yöneticilerin katılım adına yaptıkları toplantılara kamuyu temsilen katılabilir. Böylelikle İstanbul'a üçüncü köprünün gerekliliğine inanan bir “sivil” toplum ku- ruluşu derhal paydaş ilan edilir. Yukarıdaki yöntemler tükendiğin- de “eskilerin örnek gösterildiğine” tanık olabilirsiniz. Kuşkusuz geleceğe dair bi- limsel veriler kimi zaman “icraatların” önünü tıkıyor. Bu durumda popüler ta- rihçilerimizden birinin yakın zamanda bir özel televizyon kanalında üçüncü köprü tartışması sırasında ortaya attığı savın desteklendiğini göreceksiniz. “Osmanlı zamanında Boğaziçi yeşil değildi” diye- rek köprü tartışması kestirilip atılacaktır. Kuşkusuz Boğaziçi'nin yeşil açısından zenginleşmesi Cumhuriyet dönemine ta- rihlendirilir ancak bunun üçüncü köprüye meşruiyet sağlaması kabul edelim ki bir zihinsel beceri gerektirir. Eğer hiçbir yöntemden sonuç alına- mazsa “sorumlulukları bireye yükleme” en çok kullanılan ve en etkili yöntem ola- rak karşımıza çıkar. İstanbullulara, havza- larda su azaldığında duşta uzun kalmama, otoyol ve köprü yapımları hızla devam etmesine karşın trafik sorunu başgösterdi- ğinde araçlarına binmeme çağrısı yapıla- caktır. Örnekler ve yöntemler artırılabilir an- cak İstanbul'da çevre korumanın toplum- sal ve siyasal çerçevesi ne yazık ki yuka- rıdaki biçimde kuşatılmıştır. Bu ortamda merak edilen böylesine bir çevrecilik yo- rumunun değişmesi için kaç çevre günü- nün geçmesi gerektiğidir. * Metin, yazar tarafından 20 Mayıs 2010 tarihin- de TMMOB Kent Sempozyumu II'de sunulan “İstanbul'da Sürdürülebilirlik Sürdürülebilir mi?” başlıklı bildiriden bölümler içermektedir. Sinemasal Dönüşüm Projesi: Seyirlik Yıkımlar* Fırat YÜCEL Orta Avrupa'nın en büyük film festival- lerinden biri Bratislava'da düzenleni- yor. Ancak şehir, bu kadar kapsamlı bir sinema etkinliğini taşıyacak sinema sa- lonlarına sahip olmadığı için filmler bir alışveriş merkezinin içindeki multiplex sinemada gösteriliyor. Dünyanın her ye- rinden gelen konuklar bir alışveriş mer- kezine tıkılıyor. Kendinizi dışarı attığı- nızda, otoyollarla çevrili devasa binanın gölgesinde, şehrin sadece en yüksek bi- g Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Basın Açıklaması, 24 Mayıs 2010 Yargı Emek Sineması'nın Yıkımını Öngören Projeye Dur Dedi Emek Sineması'nın yıkımını öngören projeyi onaylayan Kurul kararına açmış olduğu- muz davada İstanbul 9. İdare Mahkemesi 12.05.2010 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sinema kenti Beyoğlu'nda bir bir yok edilen sinemalar arasına katılmak istenen Emek Sineması'nın yıkımını öngören, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Yenileme Kurulu'nun 17.09.2009 gün, 954 sayılı ve 09.10.2009 gün, 973 sayılı kararı ve eki avan projelerin iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istemiyle açtığımız davada, T.C. İstanbul 9. İda- re Mahkemesi, 12.05.2010 tarihli 2010/448 esas no.lu kararını almıştır. Mahkeme, “Dava konusu işlem, uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğura- bileceğinden, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar 2577 Sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulması” şeklindeki kararını oybirliği ile almıştır. Kamuoyuna duyurulur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat