TUĞBA ERDİL DİNÇEL 2006 yılında Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümünden mezun olarak yüksek lisansını aynı kurumda Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Programı'nda "İstanbul'un Kaybolan Mimari Kültürleri'nin izinde: Tarihi Yarımada'daki Pagan Tapınakları için Bir Restitusyon Önerisi" tezini vererek 2008 yılında tamamladı. Aynı yıl içerisinde başladığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Tarihi Doktora Programı'ndaki tez araştırması kapsamında, 2010-2011 yılları arasında "PhD Researcher" olarak kabul edildiği Ecole Nationale Superieure d'Architecture de Paris-Belleville (ENSAP-B) Üniversitesi'nde "Barok Mimarî", "Posrmodernizm" ve "Mimaride Tinsellik" konuları üzerindeki araştırmalarını gerçekleştirdi. 2014 yılında "Postmodern Cephe Estetiğinde Barok Bir Yöntem Olarak Teatral Anlatım ilkeleri" başlıklı doktora tezini vererek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Tarihi Ana Bilim Dalı'nda doktorasını tamamladı. 2007 yilinda Ars. Gör. Olarak akademik hayatına Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde başlayan, yazar, 2015 yılından bu yana Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde Dr. Ögr. Üyesi olarak görev yapmıştır. Türkçe ve İngilizce mimarlık eğitimi veren çeşitli üniversitelerde davetli öğretim üyesi olarak Mimarlık Tarihi ve Kuramı, Tasarım Tarihi, Mimarlıkta Disiplinlerarası Yaklaşımlar ve mimari Proje derslerini ve "Tasarımda Eğitiminde Adhosizm Kavramı" seminerlerini vermektedir.
Okumak üzere olduğunuz bu kitabın cevabı aradığı sorular tam da yaşamın özünde var olan bu dürtüselllikten yola çıkarak ve de "tasarım" eyleminin doğası gereği yaşama dahil olan her türden bileşenle kopmaz bağlar içerisinde etkileşimde olduğu gerçeğini arkasma alarak, yukarıda sözü edilen tüm bu "ihtişam, gösteriş, büyüklük ve üstünlük" gibi "teatral" türden bir dürtüselliğin tinsel yapışma daha yakından bakmaya odaklanıyor. Odağmm temelinde ise tüm bu "teatral" göstergelerin kodlarım belirgin biçimde mimari cephe estetiğinde ustalıkla kullanan iki mimari akım olan Barok ve Postmodernizm arasmdaki analoji ile, mimari cephenin kurduğu iletişim dilinin gramerini çözümlemeyi hedefliyor.
Böylece eğer doğadaki dürtüsel teatralliğin "neden, ne zaman, nasıl ve nerede" var olduğuna ilişkin bu sorularm cevapları verilebilirse, metin içerisindeki temel yöntem olan analoji tekniği ile okuyucuya yapılı çevrede özellikle de son dönemde sıkça karşılaştığımız "büyüklük, ihtişam, abartılı ve ulaşılmaz bir üstünlük" algısı yaratan yapıların kurduğu cephe estetiğine eleştirel bir gözle bakma ve bu plastik davranış biçiminin ardında yatan itilimlerin farkmdalığmı kazandırmayı umuyor.