Felsefenin uzun tarihsel gelişiminde felsefe bağlamında serdedilen düşüncelerin bir çoğunun daha ilk elden akla dayandığının düşünülmesinden dolayı, mistik kökleri veya mistisizmle olan ilişkisi hep unutulmuştur. Dolayısıyla bu alanda yapılacak bir çalışmanın "geçmişin yol göstericiliği olmadan tek başına bir yön çizmek zorunda olduğu" bir gerçektir. Bu yönüyle elinizdeki kitap mistisizm ve felsefe arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin niteliğini, mistik deneyimin duyu deneyimi karşısındaki konumunu ortaya koyma noktasında oldukça farklı ve dikkat çekici çözümlemeler sunuyor. (Arka kapaktan)
Felsefenin uzun tarihsel gelişiminde felsefe bağlamında serdedilen düşüncelerin bir çoğunun daha ilk elden akla dayandığının düşünülmesinden dolayı, mistik kökleri veya mistisizmle olan ilişkisi hep unutulmuştur. Dolayısıyla bu alanda yapılacak bir çalışmanın "geçmişin yol göstericiliği olmadan tek başına bir yön çizmek zorunda olduğu" bir gerçektir. Bu yönüyle elinizdeki kitap mistisizm ve felsefe arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin niteliğini, mistik deneyimin duyu deneyimi karşısındaki konumunu ortaya koyma noktasında oldukça farklı ve dikkat çekici çözümlemeler sunuyor. (Arka kapaktan)