#smrgKİTABEVİ Modernleşme ve Güneydoğu - 1998

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Türkiye Üzerine İncelemeler
ISBN-10:
9755332294
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Stok Kodu:
1199003374
Boyut:
13X19
Sayfa Sayısı:
438 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1998
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
indirimli
311,25
Havale/EFT ile: 301,91
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199003374
389538
Modernleşme ve Güneydoğu -        1998
Modernleşme ve Güneydoğu - 1998 #smrgKİTABEVİ
311.25
Türkiye'de en çok vergi veren bölgenin, Güneydoğ olduğunu biliyor muydunuz? Yıllardır yapılan tek yönlü propagandalar nedeniyle, pek de inandırıcı görünmeyen bu durum; Türkiye'nin en büyük kurumlar vergisini veren üç şirketin -TPAO, Shell ve Mobil- üretim yaptığı, para kazandıı bölgenin Güneydoğu olmasına karşın bunların vergilerini; kaynaklarını sömürdükleri, kazanç elde ettikleri bölge yerine, kârlarını transfer ettikleir batıdaki vergi dairelerine verdikleri düşünülünce değişebilir. Güneydoğu'daki yolu, suyu, havayı kullanıyor, kentleri kirletiyor, kaynakları sömürüyor ama vergilerini batıdaki kintelere veriyorlar. Bu çarpık yapılanmadan ötürü en az ödenek Güneydoğu'daki yerel yönetimlere aktarılıyor.

Türkiye'nin en büyük zenginlik kaynakları Doğu ve Güneydoğu'da olduğu halde bu bölgeye verilen teşviğin, batıdaki bir tek otele verilen teşvik kadar bile olmadığını biliyor muydunuz? GAP'ta şimdiye kadar harcanan paranın büyük bölümünün enerji yatırımlarına gittiğini, enerjinin ise bölgede kullanılmayıp, % 25'lere varan kayıplarla batıya taşındığını biliyor muydunuz? Ya Diyarbakır nüfusunun % 85'inin, yoksulluk sınırı altında olduğunu duymuş muydunuz? 1990'dan sonra kurulan her hükümet, büyük bir gösterişle Güneydoğu'ya çıkarma yaptı ya da Bakanlar Kurulu'nu bu bölgenin illerinden birinde topladı. Tam 9 ekonomik paket hazırlandı, sözde trilyonlar havada uçuştu. Ama sonra herşey unutuldu. Bu tavır ve yöntemler, sadece sorunları çözmenin psikolojik altyapısını tahrip etmekle kalmadı, siyasete olan inancın da yitirilmesine yol açtı.

İşte bu basiretsiz ve yanlış yaklaşım ile yöntemlerin, son 10 yılda ortaya çıkardığı sonuç: 3 bin faili meçhul; 3 bin boşaltılmış köy ve mezra; 3 milyon nüfusun zoraki göçü; açlık, işsizlik, sefalet... Peki bütün bu yanlış işlerin utancı kimdedir ve olan bitenin hesabını kim verecektir?

Türkiye'de en çok vergi veren bölgenin, Güneydoğ olduğunu biliyor muydunuz? Yıllardır yapılan tek yönlü propagandalar nedeniyle, pek de inandırıcı görünmeyen bu durum; Türkiye'nin en büyük kurumlar vergisini veren üç şirketin -TPAO, Shell ve Mobil- üretim yaptığı, para kazandıı bölgenin Güneydoğu olmasına karşın bunların vergilerini; kaynaklarını sömürdükleri, kazanç elde ettikleri bölge yerine, kârlarını transfer ettikleir batıdaki vergi dairelerine verdikleri düşünülünce değişebilir. Güneydoğu'daki yolu, suyu, havayı kullanıyor, kentleri kirletiyor, kaynakları sömürüyor ama vergilerini batıdaki kintelere veriyorlar. Bu çarpık yapılanmadan ötürü en az ödenek Güneydoğu'daki yerel yönetimlere aktarılıyor.

Türkiye'nin en büyük zenginlik kaynakları Doğu ve Güneydoğu'da olduğu halde bu bölgeye verilen teşviğin, batıdaki bir tek otele verilen teşvik kadar bile olmadığını biliyor muydunuz? GAP'ta şimdiye kadar harcanan paranın büyük bölümünün enerji yatırımlarına gittiğini, enerjinin ise bölgede kullanılmayıp, % 25'lere varan kayıplarla batıya taşındığını biliyor muydunuz? Ya Diyarbakır nüfusunun % 85'inin, yoksulluk sınırı altında olduğunu duymuş muydunuz? 1990'dan sonra kurulan her hükümet, büyük bir gösterişle Güneydoğu'ya çıkarma yaptı ya da Bakanlar Kurulu'nu bu bölgenin illerinden birinde topladı. Tam 9 ekonomik paket hazırlandı, sözde trilyonlar havada uçuştu. Ama sonra herşey unutuldu. Bu tavır ve yöntemler, sadece sorunları çözmenin psikolojik altyapısını tahrip etmekle kalmadı, siyasete olan inancın da yitirilmesine yol açtı.

İşte bu basiretsiz ve yanlış yaklaşım ile yöntemlerin, son 10 yılda ortaya çıkardığı sonuç: 3 bin faili meçhul; 3 bin boşaltılmış köy ve mezra; 3 milyon nüfusun zoraki göçü; açlık, işsizlik, sefalet... Peki bütün bu yanlış işlerin utancı kimdedir ve olan bitenin hesabını kim verecektir?

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat