Bir yandan Venizelos ve İsmet Paşa aracılığıyla Lozan Barış Antlaşması görüşmelerini izlerken, alınan kararlar yüzünden Türk ve Yunan topraklarının çeşitli bölgelerinde (İzmir, Mürefte, Şarköy; Selanik, Hanya, Resmo) yaşanan zorluklara, hüzne, dirence de tanık oluyoruz.
Yılmaz Karakoyunlu, kahramanlarına dönemin tarihsel, dinsel ve toplumsal koşullarında bakıyor. Asker, çiftçi, devlet adamı, diplomat ya da belediye başkanı, kim olurlarsa olsunlar, temelde bütün güçleri ve bütün zayıflıklarıyla "insan" olduklarını unutmadan, yaptıklarını yargılamak yerine anlamaya çalışarak ele alıyor onları. Böylece, bir "topyekûn savaş"tan sonra ikiye ayrılmış ve ayağa kalkmaya çabalayan iki toplumun üyelerini, eskiden kapı komşuları olan yeni düşmanları tanıyoruz. İnsanlığın elbette aşk da dahil bütün hallerini, hem de olanca şiddeti ve yoğunluğuyla bir kez daha görüyoruz. Bir film izler gibi hızlı ve zevkle, ama bir o kadar da derinden okuyoruz mübadillerin hüzünlerini.
Bir yandan Venizelos ve İsmet Paşa aracılığıyla Lozan Barış Antlaşması görüşmelerini izlerken, alınan kararlar yüzünden Türk ve Yunan topraklarının çeşitli bölgelerinde (İzmir, Mürefte, Şarköy; Selanik, Hanya, Resmo) yaşanan zorluklara, hüzne, dirence de tanık oluyoruz.
Yılmaz Karakoyunlu, kahramanlarına dönemin tarihsel, dinsel ve toplumsal koşullarında bakıyor. Asker, çiftçi, devlet adamı, diplomat ya da belediye başkanı, kim olurlarsa olsunlar, temelde bütün güçleri ve bütün zayıflıklarıyla "insan" olduklarını unutmadan, yaptıklarını yargılamak yerine anlamaya çalışarak ele alıyor onları. Böylece, bir "topyekûn savaş"tan sonra ikiye ayrılmış ve ayağa kalkmaya çabalayan iki toplumun üyelerini, eskiden kapı komşuları olan yeni düşmanları tanıyoruz. İnsanlığın elbette aşk da dahil bütün hallerini, hem de olanca şiddeti ve yoğunluğuyla bir kez daha görüyoruz. Bir film izler gibi hızlı ve zevkle, ama bir o kadar da derinden okuyoruz mübadillerin hüzünlerini.