#smrgSAHAF Muallakta Var Olmak: İnsanın Halleri Üzerine - 2005
Varlığımızın anlam katmanları ne denli çok ve farklılaşmış olursa olsun, içimizde bir yerlerde 'zaten-hep-biliyor-olmak'lığın 'çağrı'sına kulak verip ona şöyle ya da böyle cevap bulmaya çalıştığımızda, karşımıza başka muammalar çıkar. Zira bu dünyadaki var oluşumuz sayısız veçhe ve minvallere sahiptir. Peki ama neden bir tek değil de çoktur bunlar? Ve neden yoktur değil de vardır? İşte, bu ebedi soru ve hallerin muallâklığında asılı kalmış bir muammadır insanoğlu.
Kaan H. Ökten'in elinizdeki kitabında derlenen makaleler, insanoğlunun varlıksal hallerinin çeşitli veçhe ve minvallerini ele alırken, ölümden zamana, Aristoteles ve Kant'tan Heidegger'e, Yahudilikten Hıristiyanlığa, Luther'den Papa'ya ve Edward Said'den biyo-politikaya dek pek çok varoluşsal sahayı taramaya gayret etmektedir. Yıllar içinde birikerek belirli bir güzergâhı görünür kılmaya başlamış olan bu makaleler, aslında tek bir odak çevresinde dolanmaktadır: insani kalımsızlığın katışıksız ve yalın dehşeti. Böylelikle muallâkta var olmak için çırpınan bizler, aslında ontolojik bir muammanın da aktörü konumuna geliyoruz: Öyle sorularla boğuşuyoruz ki, bunların belki bir cevabı yok ama onlarsız da yapamıyor, yaşayamıyor ve anlam atfedemiyoruz.
Kısacası "Muallâkta Var Olmak", insanın hallerine dair bir kitap. (Arka kapaktan)
Varlığımızın anlam katmanları ne denli çok ve farklılaşmış olursa olsun, içimizde bir yerlerde 'zaten-hep-biliyor-olmak'lığın 'çağrı'sına kulak verip ona şöyle ya da böyle cevap bulmaya çalıştığımızda, karşımıza başka muammalar çıkar. Zira bu dünyadaki var oluşumuz sayısız veçhe ve minvallere sahiptir. Peki ama neden bir tek değil de çoktur bunlar? Ve neden yoktur değil de vardır? İşte, bu ebedi soru ve hallerin muallâklığında asılı kalmış bir muammadır insanoğlu.
Kaan H. Ökten'in elinizdeki kitabında derlenen makaleler, insanoğlunun varlıksal hallerinin çeşitli veçhe ve minvallerini ele alırken, ölümden zamana, Aristoteles ve Kant'tan Heidegger'e, Yahudilikten Hıristiyanlığa, Luther'den Papa'ya ve Edward Said'den biyo-politikaya dek pek çok varoluşsal sahayı taramaya gayret etmektedir. Yıllar içinde birikerek belirli bir güzergâhı görünür kılmaya başlamış olan bu makaleler, aslında tek bir odak çevresinde dolanmaktadır: insani kalımsızlığın katışıksız ve yalın dehşeti. Böylelikle muallâkta var olmak için çırpınan bizler, aslında ontolojik bir muammanın da aktörü konumuna geliyoruz: Öyle sorularla boğuşuyoruz ki, bunların belki bir cevabı yok ama onlarsız da yapamıyor, yaşayamıyor ve anlam atfedemiyoruz.
Kısacası "Muallâkta Var Olmak", insanın hallerine dair bir kitap. (Arka kapaktan)