#smrgSAHAF Muhafazakar İdeoloji Din - Siyaset: Korumacılıktan Totalitarizme Alman Ekolü -

Stok Kodu:
1199153741
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
375 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199153741
539896
Muhafazakar İdeoloji Din - Siyaset: Korumacılıktan Totalitarizme Alman Ekolü -
Muhafazakar İdeoloji Din - Siyaset: Korumacılıktan Totalitarizme Alman Ekolü - #smrgSAHAF
0.00
Yazar muhafazakârlığın, toplumların belleğinde bölük pörçük yerleşmiş olan bilgilere atıfta bulunmak suretiyle, kendisini, günün "yükselen değeri" olarak sunmasından yola çıkarak, demokrasi ile muhafazakârlığın birlikte anılamayacağını ileri sürmektedir. Buradan devamla, muhafazakâr düşünürlerin, muhafazakârlığın bir ideoloji olmadığı savı eleştirel bir yaklaşımla irdelenerek, muhafazakârlığın katı bir ideoloji ama asla bir kuram olmadığı ortaya çıkarılmaktadır. Ayrıca, muhafazakâr ideolojide din ve siyaset arasında kurulan bağın, tarihsel süreç içerisinde gösterdiği değişkenlikte öncü bir işleve sahip olan Alman ekolü temelinde bir değerlendirmesi yapılmaktadır. Avrupa siyasal düşünceler tarihinde, bir ideoloji olarak ortaya çıktığı Fransız Devrimi'nden başlayarak günümüze kadar, siyasal sistem analizlerinde, siyaset teorisinde ve bugün küreselleşme çerçevesinde etkin bir ideoloji olarak karşımıza çıkan muhafazakârlık nedir? Bu soruya yanıt aranırken, söz konusu ideolojinin arka planını, oluşum koşullarını, geçmişteki ve bugünkü taşıyıcılarını, aldığı yeni biçimleri ve hatta "yeni- muhafazakârlık" olarak tanımlanan günümüz hareketlerinin ne ölçüde "yeni" olduğu sorgulanmaktadır. Karmaşık ve yeni düşmanlar yaratma temelinde oluşan ve günümüzde giderek yaygınlaşan muhafazakâr mistik söylem, bu ideolojinin "vaftiz babaları" Hans Freyer, Carl Schmitt, Martin Heidegger, Arnold Gehlen ve Leo Strauss gibi düşünürlerin temel görüşlerinin eleştirel bir okumasıyla açığa çıkarılmaktadır. Muhafazakârlığın bir teori olmaktan çok, faydacı ve katı bir ideoloji olduğundan yola çıkılarak, söz konusu düşünürlerin görüşlerine biat ede günümüz muhafazakâr düşüncesini savunanların söylemleri ve çözüm önerilerinin izleri sürülmektedir. (Arka Kapak)
Yazar muhafazakârlığın, toplumların belleğinde bölük pörçük yerleşmiş olan bilgilere atıfta bulunmak suretiyle, kendisini, günün "yükselen değeri" olarak sunmasından yola çıkarak, demokrasi ile muhafazakârlığın birlikte anılamayacağını ileri sürmektedir. Buradan devamla, muhafazakâr düşünürlerin, muhafazakârlığın bir ideoloji olmadığı savı eleştirel bir yaklaşımla irdelenerek, muhafazakârlığın katı bir ideoloji ama asla bir kuram olmadığı ortaya çıkarılmaktadır. Ayrıca, muhafazakâr ideolojide din ve siyaset arasında kurulan bağın, tarihsel süreç içerisinde gösterdiği değişkenlikte öncü bir işleve sahip olan Alman ekolü temelinde bir değerlendirmesi yapılmaktadır. Avrupa siyasal düşünceler tarihinde, bir ideoloji olarak ortaya çıktığı Fransız Devrimi'nden başlayarak günümüze kadar, siyasal sistem analizlerinde, siyaset teorisinde ve bugün küreselleşme çerçevesinde etkin bir ideoloji olarak karşımıza çıkan muhafazakârlık nedir? Bu soruya yanıt aranırken, söz konusu ideolojinin arka planını, oluşum koşullarını, geçmişteki ve bugünkü taşıyıcılarını, aldığı yeni biçimleri ve hatta "yeni- muhafazakârlık" olarak tanımlanan günümüz hareketlerinin ne ölçüde "yeni" olduğu sorgulanmaktadır. Karmaşık ve yeni düşmanlar yaratma temelinde oluşan ve günümüzde giderek yaygınlaşan muhafazakâr mistik söylem, bu ideolojinin "vaftiz babaları" Hans Freyer, Carl Schmitt, Martin Heidegger, Arnold Gehlen ve Leo Strauss gibi düşünürlerin temel görüşlerinin eleştirel bir okumasıyla açığa çıkarılmaktadır. Muhafazakârlığın bir teori olmaktan çok, faydacı ve katı bir ideoloji olduğundan yola çıkılarak, söz konusu düşünürlerin görüşlerine biat ede günümüz muhafazakâr düşüncesini savunanların söylemleri ve çözüm önerilerinin izleri sürülmektedir. (Arka Kapak)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat