#smrgKİTABEVİ Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti -
"Muhsin Yazıcıoğlu suikastı, 1 Mart Tezkeresi sonrası Türkiye siyasetini doğru okumadan anlaşılamaz. Biz, devlet olarak doğal sınırlarımızı 1912 yılındaki haritamızı göstererek ifade ediyorsak Musul, Kerkük konusunda elbette bazı iddialarımız var demektir. Muhsin Başkan, Türkiye'yi Türkiye Cumhuriyeti diye değil, Gök-Türk, Selçuklu, Osmanlı gibi bir Devlet-i Aliyye felsefesiyle tanımlayan biriydi. 1 Mart Tezkeresi'nin öncesinde devlet kurumlarımızda ortaya çıkan bu millî refleks, Türk ordusunun olası bir Irak Federasyonu ihtimalinde sınırın ötesine geçmesinin gerektiğini savunuyor ve buna hazırlık yapıyordu. Nitekim, tezkereden hemen sonra çuval hadisesi, Türk askerine 'Seni Irak'ta istemiyoruz' mesajı veriyordu. Biz bu mesajı kabul etmedik ve işte bu yüzden, Dağlıca Baskını, Aktütün Saldırısı gibi adeta bir savaş haliyle muhatap kılındık. 1993'te 33 Er'in öldürülmesi hadisesi ne ise Dağlıca ve Aktütün de aynı projeye karşı atılmış adımlardı. Zaten, 1993'te Turgut Özal'ı, Eşref Bitlis'i, Adnan Kahveci'yi bu proje sebebiyle kaybettik. Şu asla unutulmasın: devlet, intikamını alabildiği sürece devlettir ve Türk devleti de elbet bir gün Başkan'ın intikamını alacaktır."
-Muhsin Yazıcıoğlu vefatından önce 33 askerimizin öldürülmesi olayıyla ilgili hangi çalışmaları ve görüşmeleri yaptı? Bu olayı araştırarak nasıl bir yere varmak istiyordu?
-Dağlıca Baskını'nı ilk haber alan ve Cumhurbaşkanı'na telefon ederek haber veren Yazıcıoğlu, bu baskından sonra askerlerle hangi konuları tartıştı?
-Dağlıca Baskını'nın bilinmeyenleri ve istihbarat raporları...
-Devlet Denetleme Kurulu raporunda ortaya çıkan skandallar ve şüpheler...
Orhun Ertuğrul Bozok, belgelere ve istihbarat raporlarına göre son on yılın bilinmeyenlerini yazdı; Selman Kayabaşı analiz etti.
"Muhsin Yazıcıoğlu suikastı, 1 Mart Tezkeresi sonrası Türkiye siyasetini doğru okumadan anlaşılamaz. Biz, devlet olarak doğal sınırlarımızı 1912 yılındaki haritamızı göstererek ifade ediyorsak Musul, Kerkük konusunda elbette bazı iddialarımız var demektir. Muhsin Başkan, Türkiye'yi Türkiye Cumhuriyeti diye değil, Gök-Türk, Selçuklu, Osmanlı gibi bir Devlet-i Aliyye felsefesiyle tanımlayan biriydi. 1 Mart Tezkeresi'nin öncesinde devlet kurumlarımızda ortaya çıkan bu millî refleks, Türk ordusunun olası bir Irak Federasyonu ihtimalinde sınırın ötesine geçmesinin gerektiğini savunuyor ve buna hazırlık yapıyordu. Nitekim, tezkereden hemen sonra çuval hadisesi, Türk askerine 'Seni Irak'ta istemiyoruz' mesajı veriyordu. Biz bu mesajı kabul etmedik ve işte bu yüzden, Dağlıca Baskını, Aktütün Saldırısı gibi adeta bir savaş haliyle muhatap kılındık. 1993'te 33 Er'in öldürülmesi hadisesi ne ise Dağlıca ve Aktütün de aynı projeye karşı atılmış adımlardı. Zaten, 1993'te Turgut Özal'ı, Eşref Bitlis'i, Adnan Kahveci'yi bu proje sebebiyle kaybettik. Şu asla unutulmasın: devlet, intikamını alabildiği sürece devlettir ve Türk devleti de elbet bir gün Başkan'ın intikamını alacaktır."
-Muhsin Yazıcıoğlu vefatından önce 33 askerimizin öldürülmesi olayıyla ilgili hangi çalışmaları ve görüşmeleri yaptı? Bu olayı araştırarak nasıl bir yere varmak istiyordu?
-Dağlıca Baskını'nı ilk haber alan ve Cumhurbaşkanı'na telefon ederek haber veren Yazıcıoğlu, bu baskından sonra askerlerle hangi konuları tartıştı?
-Dağlıca Baskını'nın bilinmeyenleri ve istihbarat raporları...
-Devlet Denetleme Kurulu raporunda ortaya çıkan skandallar ve şüpheler...
Orhun Ertuğrul Bozok, belgelere ve istihbarat raporlarına göre son on yılın bilinmeyenlerini yazdı; Selman Kayabaşı analiz etti.