Yeni
#smrgKİTABEVİ Musallat - 2025
Editör:
Kapak Tasarım:
Mehmet Ulusel
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
9786259539515
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
96
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Esin İleri
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
165,00
Havale/EFT ile:
158,42
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199238890
626071
https://www.simurgkitabevi.com/musallat-2025
Musallat - 2025 #smrgKİTABEVİ
165.00
Musallat, Tetes Kitap'ın Sosyal Bilimler Dizisi'nin ilk kitabı.
Biraradalığın gün geçtikçe daha güç sayıldığı, handiyse gözden düştüğü bu çağ, hâkim ve sahip olunan her türlü sınırın da ‘öteki' için yaşamanın mümkün sayılmadığı; ona, salt “gelmiş bulunmanın” acısına katlanmanın dayatıldığı bir genişliğe erişmiş hâlde. Genişlik, ötekilerin sıkıştığı, silkelendiği, arta kaldığı yerde başlıyor, katlanıyor.
Sahi, kim bu ötekiler?
Bazı zamanların kılıç artıkları, bazı zamanların denize dökülemeyenleri, bazı zamanların araba bagajlarına sığmayıp, bodrum katlarına, gaz odalarına dar gelenleri; bazı zamanların ise patikalardan, çadırlardan, konteynerlerden aşıp gelenleri.
Hepsinin ortak yazgısı; çağlar ötesinden kopup gelen dirençleri, sınır ötelerine taşan düşleri, heyhat (!) muktedirin zihninde gün-gece demeden hortlamaları. Yazgıları gibi adları da ortak onların; kimi sürgün, kimi mülteci, kimi hayalet, kimi ise başa saran bir musallat.
Niki Giannari'nin Yunanistan'ın İdomeni bölgesindeki mülteci kampındaki “hayaletlerin yaşamaklığı”nı ele aldığı belgesel üzerinde Georges Didi-Huberman'ın yüz yıllardır devam eden dünya sürgünlerinin izini sürdüğü bu metnin Fransızcası: Passer, quoi qu'il en coûte (Ne Pahasına Olursa Olsun Geçmek). Bununla birlikte gerek ezelden bu yana gerek günümüzde mültecilerin neredeyse her coğrafyada âdeta bir yadırgı gibi görülüp musallat bilinmeleri, hortlamaları, huzuru bozmaları (!) ve bize “Bir zamanlar biz kimlerin musallatıydık?” sorusunu unutturmaları bu sözcüğü yeniden, bu kez içeriden bir yerden hatırlamamız gerektiği gerçeğini doğurdu. Bu nedenle kitabı bu isimle yayımlamak; şimdiki gerçekliğimizin mânâdaki hakikatten ayrı ve dahi üstün olmadığını dile getirmek istedik. Tetes Kitap bu değişikliğe izin veren Georges Didi-Huberman'a ve Minuit Yayınları'na teşekkür eder.
Biraradalığın gün geçtikçe daha güç sayıldığı, handiyse gözden düştüğü bu çağ, hâkim ve sahip olunan her türlü sınırın da ‘öteki' için yaşamanın mümkün sayılmadığı; ona, salt “gelmiş bulunmanın” acısına katlanmanın dayatıldığı bir genişliğe erişmiş hâlde. Genişlik, ötekilerin sıkıştığı, silkelendiği, arta kaldığı yerde başlıyor, katlanıyor.
Sahi, kim bu ötekiler?
Bazı zamanların kılıç artıkları, bazı zamanların denize dökülemeyenleri, bazı zamanların araba bagajlarına sığmayıp, bodrum katlarına, gaz odalarına dar gelenleri; bazı zamanların ise patikalardan, çadırlardan, konteynerlerden aşıp gelenleri.
Hepsinin ortak yazgısı; çağlar ötesinden kopup gelen dirençleri, sınır ötelerine taşan düşleri, heyhat (!) muktedirin zihninde gün-gece demeden hortlamaları. Yazgıları gibi adları da ortak onların; kimi sürgün, kimi mülteci, kimi hayalet, kimi ise başa saran bir musallat.
Niki Giannari'nin Yunanistan'ın İdomeni bölgesindeki mülteci kampındaki “hayaletlerin yaşamaklığı”nı ele aldığı belgesel üzerinde Georges Didi-Huberman'ın yüz yıllardır devam eden dünya sürgünlerinin izini sürdüğü bu metnin Fransızcası: Passer, quoi qu'il en coûte (Ne Pahasına Olursa Olsun Geçmek). Bununla birlikte gerek ezelden bu yana gerek günümüzde mültecilerin neredeyse her coğrafyada âdeta bir yadırgı gibi görülüp musallat bilinmeleri, hortlamaları, huzuru bozmaları (!) ve bize “Bir zamanlar biz kimlerin musallatıydık?” sorusunu unutturmaları bu sözcüğü yeniden, bu kez içeriden bir yerden hatırlamamız gerektiği gerçeğini doğurdu. Bu nedenle kitabı bu isimle yayımlamak; şimdiki gerçekliğimizin mânâdaki hakikatten ayrı ve dahi üstün olmadığını dile getirmek istedik. Tetes Kitap bu değişikliğe izin veren Georges Didi-Huberman'a ve Minuit Yayınları'na teşekkür eder.
Musallat, Tetes Kitap'ın Sosyal Bilimler Dizisi'nin ilk kitabı.
Biraradalığın gün geçtikçe daha güç sayıldığı, handiyse gözden düştüğü bu çağ, hâkim ve sahip olunan her türlü sınırın da ‘öteki' için yaşamanın mümkün sayılmadığı; ona, salt “gelmiş bulunmanın” acısına katlanmanın dayatıldığı bir genişliğe erişmiş hâlde. Genişlik, ötekilerin sıkıştığı, silkelendiği, arta kaldığı yerde başlıyor, katlanıyor.
Sahi, kim bu ötekiler?
Bazı zamanların kılıç artıkları, bazı zamanların denize dökülemeyenleri, bazı zamanların araba bagajlarına sığmayıp, bodrum katlarına, gaz odalarına dar gelenleri; bazı zamanların ise patikalardan, çadırlardan, konteynerlerden aşıp gelenleri.
Hepsinin ortak yazgısı; çağlar ötesinden kopup gelen dirençleri, sınır ötelerine taşan düşleri, heyhat (!) muktedirin zihninde gün-gece demeden hortlamaları. Yazgıları gibi adları da ortak onların; kimi sürgün, kimi mülteci, kimi hayalet, kimi ise başa saran bir musallat.
Niki Giannari'nin Yunanistan'ın İdomeni bölgesindeki mülteci kampındaki “hayaletlerin yaşamaklığı”nı ele aldığı belgesel üzerinde Georges Didi-Huberman'ın yüz yıllardır devam eden dünya sürgünlerinin izini sürdüğü bu metnin Fransızcası: Passer, quoi qu'il en coûte (Ne Pahasına Olursa Olsun Geçmek). Bununla birlikte gerek ezelden bu yana gerek günümüzde mültecilerin neredeyse her coğrafyada âdeta bir yadırgı gibi görülüp musallat bilinmeleri, hortlamaları, huzuru bozmaları (!) ve bize “Bir zamanlar biz kimlerin musallatıydık?” sorusunu unutturmaları bu sözcüğü yeniden, bu kez içeriden bir yerden hatırlamamız gerektiği gerçeğini doğurdu. Bu nedenle kitabı bu isimle yayımlamak; şimdiki gerçekliğimizin mânâdaki hakikatten ayrı ve dahi üstün olmadığını dile getirmek istedik. Tetes Kitap bu değişikliğe izin veren Georges Didi-Huberman'a ve Minuit Yayınları'na teşekkür eder.
Biraradalığın gün geçtikçe daha güç sayıldığı, handiyse gözden düştüğü bu çağ, hâkim ve sahip olunan her türlü sınırın da ‘öteki' için yaşamanın mümkün sayılmadığı; ona, salt “gelmiş bulunmanın” acısına katlanmanın dayatıldığı bir genişliğe erişmiş hâlde. Genişlik, ötekilerin sıkıştığı, silkelendiği, arta kaldığı yerde başlıyor, katlanıyor.
Sahi, kim bu ötekiler?
Bazı zamanların kılıç artıkları, bazı zamanların denize dökülemeyenleri, bazı zamanların araba bagajlarına sığmayıp, bodrum katlarına, gaz odalarına dar gelenleri; bazı zamanların ise patikalardan, çadırlardan, konteynerlerden aşıp gelenleri.
Hepsinin ortak yazgısı; çağlar ötesinden kopup gelen dirençleri, sınır ötelerine taşan düşleri, heyhat (!) muktedirin zihninde gün-gece demeden hortlamaları. Yazgıları gibi adları da ortak onların; kimi sürgün, kimi mülteci, kimi hayalet, kimi ise başa saran bir musallat.
Niki Giannari'nin Yunanistan'ın İdomeni bölgesindeki mülteci kampındaki “hayaletlerin yaşamaklığı”nı ele aldığı belgesel üzerinde Georges Didi-Huberman'ın yüz yıllardır devam eden dünya sürgünlerinin izini sürdüğü bu metnin Fransızcası: Passer, quoi qu'il en coûte (Ne Pahasına Olursa Olsun Geçmek). Bununla birlikte gerek ezelden bu yana gerek günümüzde mültecilerin neredeyse her coğrafyada âdeta bir yadırgı gibi görülüp musallat bilinmeleri, hortlamaları, huzuru bozmaları (!) ve bize “Bir zamanlar biz kimlerin musallatıydık?” sorusunu unutturmaları bu sözcüğü yeniden, bu kez içeriden bir yerden hatırlamamız gerektiği gerçeğini doğurdu. Bu nedenle kitabı bu isimle yayımlamak; şimdiki gerçekliğimizin mânâdaki hakikatten ayrı ve dahi üstün olmadığını dile getirmek istedik. Tetes Kitap bu değişikliğe izin veren Georges Didi-Huberman'a ve Minuit Yayınları'na teşekkür eder.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
