#smrgSAHAF Namık Kemal: Devrinin İnsanları ve Olayları Arasında 3 Cilt TAKIM -
"…vesikaların Namık Kemal'ini yazmağa çalıştım. Ve bu türlü çalışırken, içimdeki Namık Kemal'i, saygıyla, bir tarafa koydum, vesikaların Namık Kemal'ini aradım. Onun, sade, kahraman olduğu meydanlarda durmadım; alelâde insan olduğu köşelere de sokuldum ve, eşyalardan, kâğıtlardan, resimlerden her iki Kemal'i birer birer sordum. Ve, vatan kelimesini bulan Namık Kemal kadar, sevdiği yemeği yediğine memnun olan Mehmet Kemal'i de devamlı bir sabırla aradım. Namık Kemal'in hayatı kalabalıktır. Onun 48 yılına birçok adam girdi çıktı: taçlı, kalpaklı, şapkalı, sarıklı, fesli… O, sarayda şehzadeyle oturdu; zindanda katille yattı; İstanbul'a sığmaz muharrir oldu; redingota sığan memur oldu; zindandayken sözüm sultan Aziz kadar geçerdi diyecek derecede nüfuzlu kalebent oldu; bir papazın ve bir softanın ezeceği kadar kimsesiz ve mazlum bir nevi büyük memur oldu; Avrupa'da saatini satmayı hatırlayacak kadar parasız kaldı; İstanbul'da gazetesinden ayda 300 altın alacak kadar paralı oldu; bütün bu oluşların, o devirdeki insanlarla, gâh kopan, gâh bağlanan halkaları vardır; velhasıl, onun kısa hayatına çok şey ve çok kimse sığdı. Bu esere, onun için, şu ismi verdim." - Mithat Cemal Kuntay
"…vesikaların Namık Kemal'ini yazmağa çalıştım. Ve bu türlü çalışırken, içimdeki Namık Kemal'i, saygıyla, bir tarafa koydum, vesikaların Namık Kemal'ini aradım. Onun, sade, kahraman olduğu meydanlarda durmadım; alelâde insan olduğu köşelere de sokuldum ve, eşyalardan, kâğıtlardan, resimlerden her iki Kemal'i birer birer sordum. Ve, vatan kelimesini bulan Namık Kemal kadar, sevdiği yemeği yediğine memnun olan Mehmet Kemal'i de devamlı bir sabırla aradım. Namık Kemal'in hayatı kalabalıktır. Onun 48 yılına birçok adam girdi çıktı: taçlı, kalpaklı, şapkalı, sarıklı, fesli… O, sarayda şehzadeyle oturdu; zindanda katille yattı; İstanbul'a sığmaz muharrir oldu; redingota sığan memur oldu; zindandayken sözüm sultan Aziz kadar geçerdi diyecek derecede nüfuzlu kalebent oldu; bir papazın ve bir softanın ezeceği kadar kimsesiz ve mazlum bir nevi büyük memur oldu; Avrupa'da saatini satmayı hatırlayacak kadar parasız kaldı; İstanbul'da gazetesinden ayda 300 altın alacak kadar paralı oldu; bütün bu oluşların, o devirdeki insanlarla, gâh kopan, gâh bağlanan halkaları vardır; velhasıl, onun kısa hayatına çok şey ve çok kimse sığdı. Bu esere, onun için, şu ismi verdim." - Mithat Cemal Kuntay