#smrgKİTABEVİ Nazım Hikmet'in Dedesi Nazım Paşa'nın Anıları - 2023
Editör:
Hatice Pala
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6057251985
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
124
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
156,00
Havale/EFT ile:
151,32
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199212056
598571
https://www.simurgkitabevi.com/nazim-hikmetin-dedesi-nazim-pasanin-anilari-2023
Nazım Hikmet'in Dedesi Nazım Paşa'nın Anıları - 2023 #smrgKİTABEVİ
156.00
FELEK YÂR OLURSA HER HESABI GÖRÜRÜZ
Namık Kemal, ben, zaptiye müdürü ve bir iki polis memuru büyükçe bir sandala bindik.
Sandal Midilli'ye gidecek olan vapura yanaşıp da vapurun salonundan içeri girince fikrim altüst oldu. Vapurda, Kemal Bey'in akraba ve dostlarından hiç kimse yoktu. Kamarada bir İzmir yolcusu vardı. İşte o kadar.
İçim yanıyordu. Kemal Bey de müteessir, hüzünlü görünüyordu. Vapur harekete hazırlandığı sırada, dayanamadım, gözlerim dolu dolu:
“Hazret, dedim, dünyanın, insanların senden öğrendiğim garaib-i ahvalini gene sana söyleyecek kadar mecnun değilim. Fakat şu halin garipliği beni edepsiz etse yeri değil mi? Hani, nerde şakird-i irfanınız olan filânlar, hani şerik-i mesainiz ve meftun-ı kemalâtınız olan falanlar? Hani, nerde, bundan altı ay evvel, Ziya Paşa'nın evine gitmek üzere Filip'in gazinosunda birleştiğimiz akşam şu mübarek ellerinizi başlarına götürmekten yorulanlar, fedakâr-ı içtihadınız olanlar?
Kemal Bey düşünceliydi. Şöyle bir İstanbul'a baktı:
“Nazım dedi, dünyaya, insanlara ait feci tecrübelerimin en dilsiz fakat en son numunesi bu olsun. Felek yâr olursa her hesabı görürüz...”
Namık Kemal, ben, zaptiye müdürü ve bir iki polis memuru büyükçe bir sandala bindik.
Sandal Midilli'ye gidecek olan vapura yanaşıp da vapurun salonundan içeri girince fikrim altüst oldu. Vapurda, Kemal Bey'in akraba ve dostlarından hiç kimse yoktu. Kamarada bir İzmir yolcusu vardı. İşte o kadar.
İçim yanıyordu. Kemal Bey de müteessir, hüzünlü görünüyordu. Vapur harekete hazırlandığı sırada, dayanamadım, gözlerim dolu dolu:
“Hazret, dedim, dünyanın, insanların senden öğrendiğim garaib-i ahvalini gene sana söyleyecek kadar mecnun değilim. Fakat şu halin garipliği beni edepsiz etse yeri değil mi? Hani, nerde şakird-i irfanınız olan filânlar, hani şerik-i mesainiz ve meftun-ı kemalâtınız olan falanlar? Hani, nerde, bundan altı ay evvel, Ziya Paşa'nın evine gitmek üzere Filip'in gazinosunda birleştiğimiz akşam şu mübarek ellerinizi başlarına götürmekten yorulanlar, fedakâr-ı içtihadınız olanlar?
Kemal Bey düşünceliydi. Şöyle bir İstanbul'a baktı:
“Nazım dedi, dünyaya, insanlara ait feci tecrübelerimin en dilsiz fakat en son numunesi bu olsun. Felek yâr olursa her hesabı görürüz...”
FELEK YÂR OLURSA HER HESABI GÖRÜRÜZ
Namık Kemal, ben, zaptiye müdürü ve bir iki polis memuru büyükçe bir sandala bindik.
Sandal Midilli'ye gidecek olan vapura yanaşıp da vapurun salonundan içeri girince fikrim altüst oldu. Vapurda, Kemal Bey'in akraba ve dostlarından hiç kimse yoktu. Kamarada bir İzmir yolcusu vardı. İşte o kadar.
İçim yanıyordu. Kemal Bey de müteessir, hüzünlü görünüyordu. Vapur harekete hazırlandığı sırada, dayanamadım, gözlerim dolu dolu:
“Hazret, dedim, dünyanın, insanların senden öğrendiğim garaib-i ahvalini gene sana söyleyecek kadar mecnun değilim. Fakat şu halin garipliği beni edepsiz etse yeri değil mi? Hani, nerde şakird-i irfanınız olan filânlar, hani şerik-i mesainiz ve meftun-ı kemalâtınız olan falanlar? Hani, nerde, bundan altı ay evvel, Ziya Paşa'nın evine gitmek üzere Filip'in gazinosunda birleştiğimiz akşam şu mübarek ellerinizi başlarına götürmekten yorulanlar, fedakâr-ı içtihadınız olanlar?
Kemal Bey düşünceliydi. Şöyle bir İstanbul'a baktı:
“Nazım dedi, dünyaya, insanlara ait feci tecrübelerimin en dilsiz fakat en son numunesi bu olsun. Felek yâr olursa her hesabı görürüz...”
Namık Kemal, ben, zaptiye müdürü ve bir iki polis memuru büyükçe bir sandala bindik.
Sandal Midilli'ye gidecek olan vapura yanaşıp da vapurun salonundan içeri girince fikrim altüst oldu. Vapurda, Kemal Bey'in akraba ve dostlarından hiç kimse yoktu. Kamarada bir İzmir yolcusu vardı. İşte o kadar.
İçim yanıyordu. Kemal Bey de müteessir, hüzünlü görünüyordu. Vapur harekete hazırlandığı sırada, dayanamadım, gözlerim dolu dolu:
“Hazret, dedim, dünyanın, insanların senden öğrendiğim garaib-i ahvalini gene sana söyleyecek kadar mecnun değilim. Fakat şu halin garipliği beni edepsiz etse yeri değil mi? Hani, nerde şakird-i irfanınız olan filânlar, hani şerik-i mesainiz ve meftun-ı kemalâtınız olan falanlar? Hani, nerde, bundan altı ay evvel, Ziya Paşa'nın evine gitmek üzere Filip'in gazinosunda birleştiğimiz akşam şu mübarek ellerinizi başlarına götürmekten yorulanlar, fedakâr-ı içtihadınız olanlar?
Kemal Bey düşünceliydi. Şöyle bir İstanbul'a baktı:
“Nazım dedi, dünyaya, insanlara ait feci tecrübelerimin en dilsiz fakat en son numunesi bu olsun. Felek yâr olursa her hesabı görürüz...”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.