#smrgKİTABEVİ Nazım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı - 2016
2016 Mimar Sinan Büyük Ödülü sahibi Cengiz Bektaş'tan, Nâzım Hikmet'in mimarlığa ilişkin görüşlerini ortaya koyan çok özel bir inceleme…
Hem yazın hem de mimarlık ve tasarım alanındaki kişilerin özellikle ilgisini çekecek olan Nâzım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı'nda Cengiz Bektaş, mimarlığı “mevcut sanayi-i nefisenin en mütekâmili” olarak tanımlayan Nâzım'a, bir mimar ve bir ozan gözüyle bakmayı deniyor.
Nâzım Hikmet'in farklı yayınlarda, bambaşka koşul, coğrafya ve dönemlerdeki ifadelerini mercek altına alarak mimarlığa ilişkin düşüncelerini ortaya koymayı amaçlayan Bektaş, sonuçta ulaştığı bulguları şöyle özetliyor:
“Nazım Hikmet'in hem yazın hem de mimarlık üzerine yazdıklarında temelde çelişirlik olmaması doğaldır. Her iki alandaki kişilerin bundan öğretiler çıkarmaları olasıdır. Ama çalışmamın sonucunda, iç erinciyle, Nâzım Hikmet'in bir bütün, her yanıyla tutarlı bir sanat adamı olduğu söylenebilir… Bütün sanat dallarına olduğu gibi, mimarlığa da doğru, içtenlikli, insana yararlılığı açısından baktığı da…
Nâzım Hikmet, bütün gerçek sanatçılar gibi geleceğe hep inandı. Hep aydınlanma için savaştı. İnsanlığından, yaşama coşkusundan hiç ödün vermeden… Tekil sevgiyi topluma yöneltti… Söylediğiyle ettiği birdi. Sanatıyla yaşamı tam çakışıyordu. Yunus gibi, Pir Sultan gibi inandığının kavgasını verdi tüm yaşamında, içeride de dışarıda da…"
15 Ocak 1902'de dünyaya gelen ve tam 53 yıl önce bir 3 Haziran günü yaşama veda eden Nâzım Hikmet, mimarlara ve “yapıcılar”a bakınız nasıl sesleniyor:
“... Ellerinize, gözlerinize,
Kağıdınıza, pergellerinize selam
Selam taşçılara, dülgerlere, montörlere
Demiri dövenlere, betonu dökenlere,
Ağacı biçenlere, camcılara, Ve bu işte bir tutam olsun,
Emeği geçenlerin topuna selam…"
- Nazım Hikmet
2016 Mimar Sinan Büyük Ödülü sahibi Cengiz Bektaş'tan, Nâzım Hikmet'in mimarlığa ilişkin görüşlerini ortaya koyan çok özel bir inceleme…
Hem yazın hem de mimarlık ve tasarım alanındaki kişilerin özellikle ilgisini çekecek olan Nâzım Hikmet'in Mimarlığa Bakışı'nda Cengiz Bektaş, mimarlığı “mevcut sanayi-i nefisenin en mütekâmili” olarak tanımlayan Nâzım'a, bir mimar ve bir ozan gözüyle bakmayı deniyor.
Nâzım Hikmet'in farklı yayınlarda, bambaşka koşul, coğrafya ve dönemlerdeki ifadelerini mercek altına alarak mimarlığa ilişkin düşüncelerini ortaya koymayı amaçlayan Bektaş, sonuçta ulaştığı bulguları şöyle özetliyor:
“Nazım Hikmet'in hem yazın hem de mimarlık üzerine yazdıklarında temelde çelişirlik olmaması doğaldır. Her iki alandaki kişilerin bundan öğretiler çıkarmaları olasıdır. Ama çalışmamın sonucunda, iç erinciyle, Nâzım Hikmet'in bir bütün, her yanıyla tutarlı bir sanat adamı olduğu söylenebilir… Bütün sanat dallarına olduğu gibi, mimarlığa da doğru, içtenlikli, insana yararlılığı açısından baktığı da…
Nâzım Hikmet, bütün gerçek sanatçılar gibi geleceğe hep inandı. Hep aydınlanma için savaştı. İnsanlığından, yaşama coşkusundan hiç ödün vermeden… Tekil sevgiyi topluma yöneltti… Söylediğiyle ettiği birdi. Sanatıyla yaşamı tam çakışıyordu. Yunus gibi, Pir Sultan gibi inandığının kavgasını verdi tüm yaşamında, içeride de dışarıda da…"
15 Ocak 1902'de dünyaya gelen ve tam 53 yıl önce bir 3 Haziran günü yaşama veda eden Nâzım Hikmet, mimarlara ve “yapıcılar”a bakınız nasıl sesleniyor:
“... Ellerinize, gözlerinize,
Kağıdınıza, pergellerinize selam
Selam taşçılara, dülgerlere, montörlere
Demiri dövenlere, betonu dökenlere,
Ağacı biçenlere, camcılara, Ve bu işte bir tutam olsun,
Emeği geçenlerin topuna selam…"
- Nazım Hikmet