Devletin gücü kendisine karşı kullanılmakta, devlet 'yasa' çıkarılarak tasfiye edilmektedir. Bu ülkede, tutsak değil, özgür ve bağımsız yaşamak isteyenleri bekleyen tek seçenek, saldırının kaynağı olan emperyalizme karşı direnmektir. Direnişi başarıya ulaştırarak ulusal egemenliği kalıcı kılmak için tek seçenek ise, halkın birliğini sağlamak, kitleleri örgütlemektir.
Bugün, Türkiye'de askeri işgal yoktur, ancak ulusal varlığı dağılmaya götürecek siyasi ve ekonomik uygulamalar, Osmanlı'nın son döneminden daha ağır ve yoğundur. Medyanın bozucu yaymacasını aşarak, askersiz işgalin yıkıcılığını halka anlatmak güçleşmiştir. Girişilecek ulusal mücadelenin üstesinden gelebilmek için; halka ulaşmak, onu yerinde örgütlemek, yerel unsurlardan halk önderleri çıkarmak ve bunları ulusal örgütün öncüleri haline getirmek gerekmektedir.Herhangi bir örgüte üye olsun olmasın, çok sayıda insan, ülkenin olumsuz gidişine tepki duymakta, ancak, ne yapılması gerektiğini bilmemektedir. Oysa; gidişe duyulan tepki, örgütlenmeye yöneltilecek önemli bir güç oluşturmaktadır. Bu gücün, halka yönelen örgütlü bir yapı içinde yer alması sağlanmalı, bunun yol ve yöntemi bulunmalıdır. Olumsuzluklara tepki duymak yetmez; tepkiyi eyleme dönüştürmek, bir şeyler yapmak gerekir.
Yapılabilecek en iyi şey ise, yapılabilir olanı belirlemek ve uygulamaktır. Herkes, gücünü ve yeteneğini abartmadan ve küçük görmeden, somut bir çalışmaya yöneltmeli, ulusal bir örgütün yaratılmasında yer almalıdır. Bu yapılmazsa, ülke geleceğine karşı duyulan kaygı, sonuçsuz yakınmalar ve iç karartıcı sızlanmaların ötesine geçmeyecektir.
Devletin gücü kendisine karşı kullanılmakta, devlet 'yasa' çıkarılarak tasfiye edilmektedir. Bu ülkede, tutsak değil, özgür ve bağımsız yaşamak isteyenleri bekleyen tek seçenek, saldırının kaynağı olan emperyalizme karşı direnmektir. Direnişi başarıya ulaştırarak ulusal egemenliği kalıcı kılmak için tek seçenek ise, halkın birliğini sağlamak, kitleleri örgütlemektir.
Bugün, Türkiye'de askeri işgal yoktur, ancak ulusal varlığı dağılmaya götürecek siyasi ve ekonomik uygulamalar, Osmanlı'nın son döneminden daha ağır ve yoğundur. Medyanın bozucu yaymacasını aşarak, askersiz işgalin yıkıcılığını halka anlatmak güçleşmiştir. Girişilecek ulusal mücadelenin üstesinden gelebilmek için; halka ulaşmak, onu yerinde örgütlemek, yerel unsurlardan halk önderleri çıkarmak ve bunları ulusal örgütün öncüleri haline getirmek gerekmektedir.Herhangi bir örgüte üye olsun olmasın, çok sayıda insan, ülkenin olumsuz gidişine tepki duymakta, ancak, ne yapılması gerektiğini bilmemektedir. Oysa; gidişe duyulan tepki, örgütlenmeye yöneltilecek önemli bir güç oluşturmaktadır. Bu gücün, halka yönelen örgütlü bir yapı içinde yer alması sağlanmalı, bunun yol ve yöntemi bulunmalıdır. Olumsuzluklara tepki duymak yetmez; tepkiyi eyleme dönüştürmek, bir şeyler yapmak gerekir.
Yapılabilecek en iyi şey ise, yapılabilir olanı belirlemek ve uygulamaktır. Herkes, gücünü ve yeteneğini abartmadan ve küçük görmeden, somut bir çalışmaya yöneltmeli, ulusal bir örgütün yaratılmasında yer almalıdır. Bu yapılmazsa, ülke geleceğine karşı duyulan kaygı, sonuçsuz yakınmalar ve iç karartıcı sızlanmaların ötesine geçmeyecektir.