#smrgKİTABEVİ Nereyesun Karadeniz - 2005
Karadeniz'in kendine özgü kültürel yapısı ve gelenekleri içinde renkli, canlı bir şekilde aktarılan olaylar, çizilen portreler çok gerçekçi; ailenin güçlü kadını, anne Saime, sert görünümlü müşfik baba Durmuş tipik birer Karadeniz insanı olarak, biri okumaya, diğeri çalışmaya İstanbul'a giden çocuklarının dertleriyle uğraşıyorlar.
Üniversiteye giden büyük oğulları Kemal devrimci olurken, çalışmaya giden küçük oğulları Derman ise Sürmene'nin Sargona köyündeki saflığını, temizliğini korumak için hayli direnecektir ama İstanbul'la başa çıkmak kolay değildir.
Kendisi de Karadenizli olan Hilmi Alişanoğlu, daha önceki kitaplarında olduğu gibi, yine iyi bildiği şeyleri, hatta doğrudan yaşadıklarını, gördüklerini anlatırken aslında son zamanlarda dünyada tartışılan çok önemli bir sorunu ele alıyor: Dünyaya açılmaya, evrensel uygarlık ölçütlerini ve değerlerini yakalamaya itiraz edilmez herhalde ama bu arada neler kaybediliyor? Ya da böyle bir insanlık serüveni içinde ilerlerken yerel kültürler ve kimlikler ne olacak, kimi değerler nasıl korunup evrensel zenginliğin bir parçası, insanlığın bir kazanımı haline gelecek?
Karadeniz'in kendine özgü kültürel yapısı ve gelenekleri içinde renkli, canlı bir şekilde aktarılan olaylar, çizilen portreler çok gerçekçi; ailenin güçlü kadını, anne Saime, sert görünümlü müşfik baba Durmuş tipik birer Karadeniz insanı olarak, biri okumaya, diğeri çalışmaya İstanbul'a giden çocuklarının dertleriyle uğraşıyorlar.
Üniversiteye giden büyük oğulları Kemal devrimci olurken, çalışmaya giden küçük oğulları Derman ise Sürmene'nin Sargona köyündeki saflığını, temizliğini korumak için hayli direnecektir ama İstanbul'la başa çıkmak kolay değildir.
Kendisi de Karadenizli olan Hilmi Alişanoğlu, daha önceki kitaplarında olduğu gibi, yine iyi bildiği şeyleri, hatta doğrudan yaşadıklarını, gördüklerini anlatırken aslında son zamanlarda dünyada tartışılan çok önemli bir sorunu ele alıyor: Dünyaya açılmaya, evrensel uygarlık ölçütlerini ve değerlerini yakalamaya itiraz edilmez herhalde ama bu arada neler kaybediliyor? Ya da böyle bir insanlık serüveni içinde ilerlerken yerel kültürler ve kimlikler ne olacak, kimi değerler nasıl korunup evrensel zenginliğin bir parçası, insanlığın bir kazanımı haline gelecek?