#smrgKİTABEVİ Nevaristan-Bul: Düşünceler Konuşmalar - 2013
Hikâyeci, şair, tiyatro yazarı ve eleştirmeni, fotoğraf sanatçısı Nursen Karas'ın, hikâye kitabı Sevgi-Sizler'in yayımlandığı 1967 yılında Çıldır Kaymakamı Dincer Günday'dan gelen bir mektup... Ödemeli istenen bir kitabın ardından başlayan ve aralıksız 2 yıl süren mektup arkadaşlığı...
Bu mektuplarda Doğu ve Batı sentezinin çarpıcı yönlerini bulacaksınız. 60'lı yılların sonlarında Doğu ve Batı'daki ekonomik, kültürel, siyasal ve yaşamsal gerçekleri yansıtması açısından önemli belgelerdir bunlar. Hiç değiştirmeden sîzlerle buluşturduğumuz mektuplar, doğudaki idealist bir bürokratla, batıdaki idealist bir yazarın, düzene başkaldırışlarını hissettirecek, işleyen çarkın dişlileri arasında yok olmama çığlıklarını duyuracaktır.
"Of, Nursen Karas, of, of!.. Bilmediğiniz o kadar çok şey var ki. Anlatılamayan, "Bir yabancıya, sanki yabancı değilmişçesine," bile söylenemeyen o kadar çok şey var ki... Anlatamam. Hem yararsız. Susa susa bir ağzımız olduğunu bile unuttuk. Genellikle gereksiz konuşmalardan kaçınıyorum. Salt, iş eylem alanına dökülünce paralellerine girmemeye özel bir dikkat gösteriyorum tüm gücümle.
Ama yanlış yaşamakta devam ediyorum. Ne halt edersin ? Düştük bir kez. Gördük bir kez. Acıdık bir kez. Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su boğazımızdan geçmez oldu bir kez. Gözümüze uyku girmez oldu bir kez. "Olmaz," dedik. "Olmuyor," dedik. "Bizim görüşümüz şu," dedik. Çalışana yardımcı olduk. Ezilenden yana olduk. Yapılacak işi yaptık. Yapılmaması gerekeni yapmadık, direndik..." (Kitap tanıtımından)
Hikâyeci, şair, tiyatro yazarı ve eleştirmeni, fotoğraf sanatçısı Nursen Karas'ın, hikâye kitabı Sevgi-Sizler'in yayımlandığı 1967 yılında Çıldır Kaymakamı Dincer Günday'dan gelen bir mektup... Ödemeli istenen bir kitabın ardından başlayan ve aralıksız 2 yıl süren mektup arkadaşlığı...
Bu mektuplarda Doğu ve Batı sentezinin çarpıcı yönlerini bulacaksınız. 60'lı yılların sonlarında Doğu ve Batı'daki ekonomik, kültürel, siyasal ve yaşamsal gerçekleri yansıtması açısından önemli belgelerdir bunlar. Hiç değiştirmeden sîzlerle buluşturduğumuz mektuplar, doğudaki idealist bir bürokratla, batıdaki idealist bir yazarın, düzene başkaldırışlarını hissettirecek, işleyen çarkın dişlileri arasında yok olmama çığlıklarını duyuracaktır.
"Of, Nursen Karas, of, of!.. Bilmediğiniz o kadar çok şey var ki. Anlatılamayan, "Bir yabancıya, sanki yabancı değilmişçesine," bile söylenemeyen o kadar çok şey var ki... Anlatamam. Hem yararsız. Susa susa bir ağzımız olduğunu bile unuttuk. Genellikle gereksiz konuşmalardan kaçınıyorum. Salt, iş eylem alanına dökülünce paralellerine girmemeye özel bir dikkat gösteriyorum tüm gücümle.
Ama yanlış yaşamakta devam ediyorum. Ne halt edersin ? Düştük bir kez. Gördük bir kez. Acıdık bir kez. Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su boğazımızdan geçmez oldu bir kez. Gözümüze uyku girmez oldu bir kez. "Olmaz," dedik. "Olmuyor," dedik. "Bizim görüşümüz şu," dedik. Çalışana yardımcı olduk. Ezilenden yana olduk. Yapılacak işi yaptık. Yapılmaması gerekeni yapmadık, direndik..." (Kitap tanıtımından)