Korka korka iniyordu merdivenleri... Kimselerin kendisini görmemesi için dua ederek bir yandan da. Az sonra Salim beyin yanında olacaktı. Bunu düşünmek güzel, çok güzel bir şeydi elbette, ama şimdilik şu iki dakikayı kimselere görünmeden atlatmak zorundaydı. Her zamankinden daha çok kısmıştı omuzlarını; omuzlarının arasına gizlemeye çalıştığı boynunun uzunluğu bile belli olmuyordu. Görünmekten korkuyordu ya, bir gölge gibiydi aslında; zayıf, solgun, gösterişsiz... İstese bile kimselerin gözüne çarpmazdı: Etekliğinin grisi, kazağının mavisi en solgunundan, en görünmezinden seçilmişti. Yüzünün aslında güzel olduğunu bilen Salim beyle annesiydi tek. Onların bu güzelliği fark ettiklerini de Nuriye bilmezdi.
YAZAR Selçuk Baran (1933-1999), 1968'de Yeditepe'de çıkan ilk öyküsü "Çocuğun Biri"nden son yazdıklarına kadar, bir başka önemli öykücümüzün, Tomris Uyar'ın saptamasıyla "ne kadar küçük insanlar olsalar da" "büyük serüvenler, büyük aşklar, büyük ölümler özleyen" ama "çevrenin, ailenin, geleneklerin baskısıyla sindirilmiş" kişileri yazdı.
Bugün, sadece yazdıklarıyla değil, son yıllarında inatla susuşuyla da tanınıyor. (Oysa daha ilk kitabı Haziran ile 1973 TDK Öykü Ödülü'nü kazanmış, Bir Solgun Adam ile 1974 Milliyet Yayınları Roman Yarışması'nda mansiyon almış, Anaların Hakkı ile 1978 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı Adnan Özyalçıner'le paylaşmış, Bozkır Çiçekleri ile de 1979 Milliyet Yayınları Roman Yarışması'nda mansiyon kazanmıştı).
Selçuk Baran'ın görebildiği son iki kitabı (Arjantin Tangoları, 1992; Porselen Bebek, 1996) yayınevimizden çıkmıştı. Şimdi bütün öykülerini içeren bu kitapla, çok erken, beklenmedik bir zamanda susmuş bu önemli yazarımızı bilenler hatırlayacak, bilmeyenler tanıyacaktır diye umuyoruz.