#smrgKİTABEVİ Ölmeye Vatan Yahşi -
Bu kitapta, zulmün göğe vuran ateşler yaktığını göreceksin sevgili okurum. Aklın subaşlarında, ateşler kustuğunu göreceksin ejderhaların. İnsanın insana neler yapabildiğini göreceksin en önemlisi; haysiyet dersinden sınıfta kalmış bir uygarlığın ellerindeki kanı göreceksin.
Bu kitapta, insanın, görmek istemediğine nasıl kör, duymak istemediğine nasıl sağır olduğunu göreceksin. Karlı bir kasım gecesinde evlerinden alınmış çocuklar ve yaşlılar göreceksin ve onların hayvan vagonları içinde Asya'nın bozkırlarına sürüldüklerini...
Bu kitapta, aylar süren yaşama mücadeleleri, cesetleri dağ başlarına atılan insan ölümleri göreceksin sevgili okurum. Asya'nın sessiz siteplerine bir avuç buğday gibi saçılan insan yaşamları göreceksin. Tanrı dağlarında yolunu kaybedecek, gerçekle masalın iç içe geçtiği bir dünyada insanın sadece bir efsane olduğunu düşüneceksin kimi zaman.
"Bu kadarı da olmaz" dediğin anlar olacak bazen, yüreğin dayanmayacak ağlayacaksın. "Gül Satan Çocuk" rüyalarına gelecek, Şetaret Ana delirecek, sen üzüleceksin. Şehriban belki senin kızın yaşında henüz, Mülazım belki senin oğlun yaşında; içlenip hiddetleneceksin. En küçüğü sekiz, en büyüğü on dört yaşında dört kardeşin, hayvan vagonları içinde Ortaasya'ya doğru, aç ve susuz, yirmi sekiz günlük sürgününü onlarla birlikte sen de yaşayacaksın.
Bu kitapta aşkın yedi rengini tanıyacaksın sevgili okurum. Kimliğini isteyen küçük Turuç'u, namaz kıldığı için kemikleri kırılana kadar dövülen Omar Dede'yi, Rus kızı Natali'yi, Kafkas delikanlısı Aziz'i tanıyacaksın. Bu kitapta insanlığınla bir kez daha yüzleşecek, insanlığını bir kez daha sorgulayacaksın sevgili okurum.
Bütün Kafkas Türklerinin ve Uygur Türklerinin bunca yıllık özlemine ve acısına saygılarımla.
Bu kitapta, zulmün göğe vuran ateşler yaktığını göreceksin sevgili okurum. Aklın subaşlarında, ateşler kustuğunu göreceksin ejderhaların. İnsanın insana neler yapabildiğini göreceksin en önemlisi; haysiyet dersinden sınıfta kalmış bir uygarlığın ellerindeki kanı göreceksin.
Bu kitapta, insanın, görmek istemediğine nasıl kör, duymak istemediğine nasıl sağır olduğunu göreceksin. Karlı bir kasım gecesinde evlerinden alınmış çocuklar ve yaşlılar göreceksin ve onların hayvan vagonları içinde Asya'nın bozkırlarına sürüldüklerini...
Bu kitapta, aylar süren yaşama mücadeleleri, cesetleri dağ başlarına atılan insan ölümleri göreceksin sevgili okurum. Asya'nın sessiz siteplerine bir avuç buğday gibi saçılan insan yaşamları göreceksin. Tanrı dağlarında yolunu kaybedecek, gerçekle masalın iç içe geçtiği bir dünyada insanın sadece bir efsane olduğunu düşüneceksin kimi zaman.
"Bu kadarı da olmaz" dediğin anlar olacak bazen, yüreğin dayanmayacak ağlayacaksın. "Gül Satan Çocuk" rüyalarına gelecek, Şetaret Ana delirecek, sen üzüleceksin. Şehriban belki senin kızın yaşında henüz, Mülazım belki senin oğlun yaşında; içlenip hiddetleneceksin. En küçüğü sekiz, en büyüğü on dört yaşında dört kardeşin, hayvan vagonları içinde Ortaasya'ya doğru, aç ve susuz, yirmi sekiz günlük sürgününü onlarla birlikte sen de yaşayacaksın.
Bu kitapta aşkın yedi rengini tanıyacaksın sevgili okurum. Kimliğini isteyen küçük Turuç'u, namaz kıldığı için kemikleri kırılana kadar dövülen Omar Dede'yi, Rus kızı Natali'yi, Kafkas delikanlısı Aziz'i tanıyacaksın. Bu kitapta insanlığınla bir kez daha yüzleşecek, insanlığını bir kez daha sorgulayacaksın sevgili okurum.
Bütün Kafkas Türklerinin ve Uygur Türklerinin bunca yıllık özlemine ve acısına saygılarımla.