Güneydoğu'da olup bitenlerin, yalnızca dış kışkırtmalardan değil, bir ölçüde o yöremizin yoksul bırakılmasından kaynaklandığını düşünüyor ve bu yüzden gelmiş geçmiş yönetimlerimizi de bir ölçüde sorumlu tutuyordum bu kitabı okumadan önce... Ama Doğu ve Güneydoğû muzun 1945'ten sonra salt yerli yönetimlerce değil, yerlileri maşa olarak kullanan yabancılarca, özellikle de ABD tarafından bilinçli ve tasarlanmış biçimde, kasten geri bıraktırıldığını, bu bölgenin ABD tarafından saptanan NATO savunma ilkeleri uyarınca, olası bir savaş durumunda Sovyet ordularım oyalamak için kullanılacak 'gözden çıkartılmış' bir alan olarak belirlendiğini ve oraya bu nedenle yatırım yapmaktan uzak durulduğunu, ilk kez "Oltadaki Balık Türkiye"yi okuyunca gördüm; kavradım ve GAP'ın yabancılarca baltalanmasının nedenleri üzerinde yeniden yeniden düşündüm.
Seçimle ya da tepeden inme iş başına gelen yönetimlerimizin ekonomi, eğitim, üretim, vb. yaşamın tüm alanlarında, çoğu ulusal çıkarlarımıza aykırı kararlar almasını, onların bilgisizliklerine, yabancıların çizdikleri yolda yürümelerine bağlıyordum; ama tüm bakanlıklarımızda Amerikalı Danışmanların bulunduğunu ve ülkemizi bizim seçtiklerimizin değil, yerli işbirlikçileri ve kendi danışmanları aracılığıyla doğrudan yabancıların, Amerikalıların yönettiğini "Oltadaki Balık Türkiye" kavrattı bana; hem de belgeleriyle..: ABD ve NATO'nun Ortadoğu'da Türkiye'ye verdikleri görevin ne olduğunu da tüm belgeleriyle bu kitapta buldum.
Yazar olarak: bugüne dek beş kitabım yayımlandı; "İletişim Çağında Aydın Kirlenmesi", "United States Of İrtica", "Dil ve Din ", "İslam'da Bilimin Yükselişi ve Çöküşü ", "Dolmakalem Savaşları"... Bu beş kitabın beşinde de "Oltadaki Balık Türkiye"nin pekiştirdiği ulusal bilincin ışığı yansır...
Yayıncı olarak: sahibi ve editörü olduğum ve 1999 Haziran ayında etkinliğe başlayan Otopsi Yayınları'nda bugüne dek yaklaşık 40 kitap yayımladım. Gönderilen dosyaların yayımlanıp yayımlanmayacağına karar verirken, "Oltadaki Baltk Türkiye" aklımda oldu hep...
Yıllar boyu pek çok kez oturup yeniden okuduğum bu kitabı ilk okuyuşumun üzerinden on yıl geçmiş... "Rastlantı, Tanrı'nın kendi imzasını atmak istemediği zaman kullandığı takma isimdir" diyor Anatole France... İlk okuduğumda, yıllar sonra bir yayınevi kuracağımı ve "Oltadaki Balık Türkiye"nin 7. basımım on yıl sonra benim yayınevimin gerçekleştireceğini, bu basıma yayınevinin "Cumhuriyet'in 80. Yılına Armağan"ı damgası basacağımı düşünemezdim bile... Yayınevi sahibi olan bir yazar, yazarlığına damgasını vurmuş bir kitabın yayıncısı olmaktan başka ne ister Tanrı dan?
"Oltadaki Balık Türkiye"nin 7. basımı için dilimin ucuna gelen tek söz var:
Şükran, şükran, şükran...
Tanrı ya, yazara ve okuyucuya... -Cengiz Özakıncı, 16.03.2004 İstanbul (Önsözden)
Güneydoğu'da olup bitenlerin, yalnızca dış kışkırtmalardan değil, bir ölçüde o yöremizin yoksul bırakılmasından kaynaklandığını düşünüyor ve bu yüzden gelmiş geçmiş yönetimlerimizi de bir ölçüde sorumlu tutuyordum bu kitabı okumadan önce... Ama Doğu ve Güneydoğû muzun 1945'ten sonra salt yerli yönetimlerce değil, yerlileri maşa olarak kullanan yabancılarca, özellikle de ABD tarafından bilinçli ve tasarlanmış biçimde, kasten geri bıraktırıldığını, bu bölgenin ABD tarafından saptanan NATO savunma ilkeleri uyarınca, olası bir savaş durumunda Sovyet ordularım oyalamak için kullanılacak 'gözden çıkartılmış' bir alan olarak belirlendiğini ve oraya bu nedenle yatırım yapmaktan uzak durulduğunu, ilk kez "Oltadaki Balık Türkiye"yi okuyunca gördüm; kavradım ve GAP'ın yabancılarca baltalanmasının nedenleri üzerinde yeniden yeniden düşündüm.
Seçimle ya da tepeden inme iş başına gelen yönetimlerimizin ekonomi, eğitim, üretim, vb. yaşamın tüm alanlarında, çoğu ulusal çıkarlarımıza aykırı kararlar almasını, onların bilgisizliklerine, yabancıların çizdikleri yolda yürümelerine bağlıyordum; ama tüm bakanlıklarımızda Amerikalı Danışmanların bulunduğunu ve ülkemizi bizim seçtiklerimizin değil, yerli işbirlikçileri ve kendi danışmanları aracılığıyla doğrudan yabancıların, Amerikalıların yönettiğini "Oltadaki Balık Türkiye" kavrattı bana; hem de belgeleriyle..: ABD ve NATO'nun Ortadoğu'da Türkiye'ye verdikleri görevin ne olduğunu da tüm belgeleriyle bu kitapta buldum.
Yazar olarak: bugüne dek beş kitabım yayımlandı; "İletişim Çağında Aydın Kirlenmesi", "United States Of İrtica", "Dil ve Din ", "İslam'da Bilimin Yükselişi ve Çöküşü ", "Dolmakalem Savaşları"... Bu beş kitabın beşinde de "Oltadaki Balık Türkiye"nin pekiştirdiği ulusal bilincin ışığı yansır...
Yayıncı olarak: sahibi ve editörü olduğum ve 1999 Haziran ayında etkinliğe başlayan Otopsi Yayınları'nda bugüne dek yaklaşık 40 kitap yayımladım. Gönderilen dosyaların yayımlanıp yayımlanmayacağına karar verirken, "Oltadaki Baltk Türkiye" aklımda oldu hep...
Yıllar boyu pek çok kez oturup yeniden okuduğum bu kitabı ilk okuyuşumun üzerinden on yıl geçmiş... "Rastlantı, Tanrı'nın kendi imzasını atmak istemediği zaman kullandığı takma isimdir" diyor Anatole France... İlk okuduğumda, yıllar sonra bir yayınevi kuracağımı ve "Oltadaki Balık Türkiye"nin 7. basımım on yıl sonra benim yayınevimin gerçekleştireceğini, bu basıma yayınevinin "Cumhuriyet'in 80. Yılına Armağan"ı damgası basacağımı düşünemezdim bile... Yayınevi sahibi olan bir yazar, yazarlığına damgasını vurmuş bir kitabın yayıncısı olmaktan başka ne ister Tanrı dan?
"Oltadaki Balık Türkiye"nin 7. basımı için dilimin ucuna gelen tek söz var:
Şükran, şükran, şükran...
Tanrı ya, yazara ve okuyucuya... -Cengiz Özakıncı, 16.03.2004 İstanbul (Önsözden)