#smrgKİTABEVİ Ölü Kelebeklerin Dansı -

Stok Kodu:
1199161396
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
154 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199161396
547550
Ölü Kelebeklerin Dansı -
Ölü Kelebeklerin Dansı - #smrgKİTABEVİ
0.00
Ölümümün on altıncı gününde anılarımı yazmaya karar verdim ben.

Öldükten sonra karşılaştığım insanlar, anılar evinde gezinmenin bir ölüye hiçbir yarar sağlamayacağını söyledilerse de onlara inanmadım.

Öldüm ve Tanrı burada da yok! Ne yapabilirim?

Galiba artık yaşamıyorum. Şairin kelebeği gibi, düşümde kendimi bir ölü olarak mı görüyorum, yoksa uyandım da ölmeden önce yaşadıklarımın bir düş olduğunu mu fark ettim, bilemiyorum.

Ölüler yaşamaz! Hayatım boyunca kesinliğine güvendiğim biricik gerçek bilgiydi bu. Şimdi onu da yitirdim. Bana öldüğüm söyleniyor ama konuşabiliyorum. Artık hayatta olmadığım söyleniyor ama düşünebiliyorum, yazabiliyorum, sokaklara çıkıp gezebiliyorum, dişlerimi fırçalayabiliyorum, ayakkabılarımı bağlayabiliyorum.

Bir de özel ölüm şoku var. Gerçekten özel! Ölüm ânınızı unutuyorsunuz; nasıl öldüğünüz, ölürken neler hissettiğiniz aklınızdan siliniyor. Normal bir ölü için pek bir anlam taşımıyor bu şok, ama benim gibi bir ölüyseniz, bir cinayete kurban gitmişseniz, o zaman düşünceleriniz altüst oluyor işte. Katilinizin yüzünü anımsamak için başınızı duvarlara vuruyorsunuz, merak denen şey uykularınızı çalıyor, herkesten kuşkulanıyorsunuz.

Ölü Kelebeklerin Dansı, ölümünün on altıncı gününde anılarını yazmaya karar veren bir anti kahramının serüvenini anlatırken okuru bir düş dünyasının derin sularında gezdiriyor, ölümü ve yaşamı sorgulatıyor.

Ölümümün on altıncı gününde anılarımı yazmaya karar verdim ben.

Öldükten sonra karşılaştığım insanlar, anılar evinde gezinmenin bir ölüye hiçbir yarar sağlamayacağını söyledilerse de onlara inanmadım.

Öldüm ve Tanrı burada da yok! Ne yapabilirim?

Galiba artık yaşamıyorum. Şairin kelebeği gibi, düşümde kendimi bir ölü olarak mı görüyorum, yoksa uyandım da ölmeden önce yaşadıklarımın bir düş olduğunu mu fark ettim, bilemiyorum.

Ölüler yaşamaz! Hayatım boyunca kesinliğine güvendiğim biricik gerçek bilgiydi bu. Şimdi onu da yitirdim. Bana öldüğüm söyleniyor ama konuşabiliyorum. Artık hayatta olmadığım söyleniyor ama düşünebiliyorum, yazabiliyorum, sokaklara çıkıp gezebiliyorum, dişlerimi fırçalayabiliyorum, ayakkabılarımı bağlayabiliyorum.

Bir de özel ölüm şoku var. Gerçekten özel! Ölüm ânınızı unutuyorsunuz; nasıl öldüğünüz, ölürken neler hissettiğiniz aklınızdan siliniyor. Normal bir ölü için pek bir anlam taşımıyor bu şok, ama benim gibi bir ölüyseniz, bir cinayete kurban gitmişseniz, o zaman düşünceleriniz altüst oluyor işte. Katilinizin yüzünü anımsamak için başınızı duvarlara vuruyorsunuz, merak denen şey uykularınızı çalıyor, herkesten kuşkulanıyorsunuz.

Ölü Kelebeklerin Dansı, ölümünün on altıncı gününde anılarını yazmaya karar veren bir anti kahramının serüvenini anlatırken okuru bir düş dünyasının derin sularında gezdiriyor, ölümü ve yaşamı sorgulatıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat