20. yüzyılda kapitalist dünyanın üretim merkezi olmayı başaran ÇHC, askerî gücünün artışına paralel olarak 2000'li yıllarda temkinli dış politikaya son vermeye başladı. ÇHC bu bağlamda 2007 sonrasında, Güney Çin Denizi, diğer çevre denizler ve Himalayalar'da hak iddialarını desteklemek için askerî gücünü devreye sokmaktan çekinmedi. ABD, bu dönemde ÇHC'nin, kendi hegemonyasını tehdit edeceğini görmeye başladı. ABD donanmasına ait “Impeccable” adlı bir keşif-araştırma gemisinin, 8 Mart 2009'da, Güney Çin Denizi'nde, bir ÇHC istihbarat gemisinin gözetimindeki “balıkçı gemileri” tarafından taciz edilmesi ABD için karar noktası oldu. ABD bu olayda ÇHC'nin gerektiğinde kendisine meydan okumaktan kaçınmayacağını gördü ve var gücüyle “Çin Tehdidi”ni bertaraf etmeye çalıştı. ABD bir yandan “Çin Tehdidi” ile ulusal çıkarları sarsılan ülkeleri ittifak çatısı altına getirmeye çalışırken diğer yandan ÇHC'yi çevrelemeyi hedefledi. ABD liderliğindeki ittifakının genişleme eğilimi ÇHC ve RF'nin ŞİÖ ile denge arayışına neden oldu ve dünya yeni bir soğuk savaş iklimine doğru ilerlemeye başladı.
ABD, hegemonyasını korumak için hayata 2012'de geçirmeye başladığı “Önleyici Soğuk Savaş” stratejisinde, ÇHC ve RF'nin sinir uçlarıyla oynayarak, sürekli tahrik etti ve hata yapmaya zorladı. ABD, RF ve ÇHC'yi tahrik etme potansiyeli taşıyan her coğrafyayı ve vasıtayı, hegemonyasını yitirmeme hedefinde kullanmaktan çekinmedi. ABD, Batı dünyasını kendi güvenlik şemsiyesi altına çekmek ve ÇHC'nin Tayvan'ı ülkeye katmasını engellemek için Ukrayna savaşını tetikleyerek; bir yandan RF'nin enerjisini tüketmesini sağlarken diğer yandan ÇHC'ye “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” mesajı verdi. ABD'nin bu stratejisi kısa vadede kısmen başarılı oldu. RF'nin Ukrayna batağına çekilmesi ve enerjisini burada tüketerek, Arktikler, Orta Doğu ve Afrika'da zayıflaması ABD'nin hegemonyasını koruma kapsamında önemli kazanımlarındandır. ABD'nin provokatif bir yaklaşımla hayata geçirdiği bu strateji, hegemonyasını koruma içgüdüsünden beslenmekte ve uzun vadede Bumerang etkisi yapma potansiyeli taşımaktadır. Eğer ABD, bu stratejiden kazançlı çıkmayı başarırsa bu bir “Pirus Zaferi” olacaktır.
Ukrayna'da yaşanan savaş sonrasında bütün dünya yeni bir soğuk savaş sürecinin başladığını gördü ve bundan sonra neler yaşanacağını anlamaya çalıştı. Günümüzde dünya akademiyası ve strateji belirleyiciler yeni soğuk savaşın gelecekteki seyrini Avrupa gelişmeleri üzerinden değerlendirmeye çalışırken mevcut çatışma ortamının yaşanmasına neden olan süreci anlamakta zorlanıyor ve Asya-Pasifik gelişmelerini gözden kaçırıyor. Dr Cengiz Topel MERMER bu kitapta yeni soğuk savaşın “ ABD tarafından başlatılmasına” neden olan gelişmeleri ve kriz alanlarını anlatıyor.