Bu eser elde varken hiç olmazsa artık bacağına iki köşesi delikli, işlemeli bir torba, üzerine üç etekli bir basma geçirip beline işlemeli bir parça sarmak ve basma oyalı bir tülbent bağlamakla millî veya tarihî kıyafete girdiğini sanan, bu kıyafetle balolara gidip muvaffakiyet kazanmayı uman hanımlarla, onaltıncı asır Türk denizcileri diye adi bir dizlik üstüne kaba saba kırk arşın kuşak, başına pamuklan yumru yumru tıkızlaşmış uydurma sarıklar sarılı leventlerle filim çevirmeye teşebbüs edenleri biraz düşünmeye sevk edebilecek kronolojik devirlere ayrılmış bir tarihî kıyafet anlayışına zemin teşkil edebilir.
Bundan başka, Nasreddin Hoca fıkraları, çocuk masalları, tarihî romanlar ve tiyatro oyunları için resim yapan ressamlara da esaslı fikirler verebilir. Oğuz Destanını resimlemek isteyenler artık sarıklı şehzadeler, yaşmaklı sultanlar yapılmayacağını görürler. Hatta onyedinci asırdan evvel yaşmaklı Türk kadını olmadığını bilip Fatih ve Kanunî devirlerine ait şeyler için yaşmaklı resimler yapılmayacağını, Barbaros heykelinin onsekizinci asır Küçük Hüseyin Paşa çıplaklarından mülhem kuşaklı figürlerinin o devir resimleriyle hiç ilgisi olmadığını düşünür, gayet hafif kemerlerle hamaillere asılı silâhlarla resmedilmesi icabettiği hakkında fikir sahibi olurlar. (Kitaptan)
Bu eser elde varken hiç olmazsa artık bacağına iki köşesi delikli, işlemeli bir torba, üzerine üç etekli bir basma geçirip beline işlemeli bir parça sarmak ve basma oyalı bir tülbent bağlamakla millî veya tarihî kıyafete girdiğini sanan, bu kıyafetle balolara gidip muvaffakiyet kazanmayı uman hanımlarla, onaltıncı asır Türk denizcileri diye adi bir dizlik üstüne kaba saba kırk arşın kuşak, başına pamuklan yumru yumru tıkızlaşmış uydurma sarıklar sarılı leventlerle filim çevirmeye teşebbüs edenleri biraz düşünmeye sevk edebilecek kronolojik devirlere ayrılmış bir tarihî kıyafet anlayışına zemin teşkil edebilir.
Bundan başka, Nasreddin Hoca fıkraları, çocuk masalları, tarihî romanlar ve tiyatro oyunları için resim yapan ressamlara da esaslı fikirler verebilir. Oğuz Destanını resimlemek isteyenler artık sarıklı şehzadeler, yaşmaklı sultanlar yapılmayacağını görürler. Hatta onyedinci asırdan evvel yaşmaklı Türk kadını olmadığını bilip Fatih ve Kanunî devirlerine ait şeyler için yaşmaklı resimler yapılmayacağını, Barbaros heykelinin onsekizinci asır Küçük Hüseyin Paşa çıplaklarından mülhem kuşaklı figürlerinin o devir resimleriyle hiç ilgisi olmadığını düşünür, gayet hafif kemerlerle hamaillere asılı silâhlarla resmedilmesi icabettiği hakkında fikir sahibi olurlar. (Kitaptan)