#smrgKİTABEVİ Örgütlü Vahşetin Yükselişi – Şiddetin Tarihsel Sosyolojisi - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256584082
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
512
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Çeviren:
Melih Pekdemir
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199218150
604772
https://www.simurgkitabevi.com/orgutlu-vahsetin-yukselisi-siddetin-tarihsel-sosyolojisi-2023
Örgütlü Vahşetin Yükselişi – Şiddetin Tarihsel Sosyolojisi - 2023 #smrgKİTABEVİ
0.00
Doğumun fiziksel ve zihinsel sarsıntısıyla dünyaya geliyor, bedenimize ve zihnimize işleyen ölüm deneyiminin şiddetiyle dünyayı terk ediyoruz. Arada kalan “ömür” dediğimiz kısa süre zarfındaysa şiddetin bin bir yüzüyle karşılaşıyoruz: Bazen ona maruz kalıyor, bazen bizzat uyguluyor, bazen de sadece haberdar oluyoruz. Yine de birçok uzman bize insanlık tarihinin muhtemelen en barışçıl ve iyimser döneminde yaşadığımızı, hâl ve gidişatımızın pekiyi olduğunu telkin ediyor. Uygarlaşma sürecinin şiddeti azalttığı, Aydınlanma ilkeleri üzerine bina edilen karmaşık modern kurum ve örgütlerin çatışmaları yönetmeyi kolaylaştırdığı, insanın esenliğini artırdığı söyleniyor. 20. yüzyılın başından itibaren yaşanan İki dünya savaşı, etnik çatışmalar, soykırımlar, katliamlara rağmen istatistikler ve sayılar da onları doğruluyor. Eski çağların vahşi cinayetleri, ürkütücü tarihsel anlatıları ve mitleştirilen işkence usulleri karşısında şiddet azalıyor görünüyor. Peki, görünenle gerçek örtüşüyor mu?
Bu kitapta, şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Maleševic, şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun, aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel, arkeolojik, antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar, devrimler, soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber, Elias, Foucault, Mann, Bourdieu, Collins, Pinker, Gat, Skocpol, Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti, insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Bu kitapta, şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Maleševic, şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun, aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel, arkeolojik, antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar, devrimler, soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber, Elias, Foucault, Mann, Bourdieu, Collins, Pinker, Gat, Skocpol, Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti, insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Doğumun fiziksel ve zihinsel sarsıntısıyla dünyaya geliyor, bedenimize ve zihnimize işleyen ölüm deneyiminin şiddetiyle dünyayı terk ediyoruz. Arada kalan “ömür” dediğimiz kısa süre zarfındaysa şiddetin bin bir yüzüyle karşılaşıyoruz: Bazen ona maruz kalıyor, bazen bizzat uyguluyor, bazen de sadece haberdar oluyoruz. Yine de birçok uzman bize insanlık tarihinin muhtemelen en barışçıl ve iyimser döneminde yaşadığımızı, hâl ve gidişatımızın pekiyi olduğunu telkin ediyor. Uygarlaşma sürecinin şiddeti azalttığı, Aydınlanma ilkeleri üzerine bina edilen karmaşık modern kurum ve örgütlerin çatışmaları yönetmeyi kolaylaştırdığı, insanın esenliğini artırdığı söyleniyor. 20. yüzyılın başından itibaren yaşanan İki dünya savaşı, etnik çatışmalar, soykırımlar, katliamlara rağmen istatistikler ve sayılar da onları doğruluyor. Eski çağların vahşi cinayetleri, ürkütücü tarihsel anlatıları ve mitleştirilen işkence usulleri karşısında şiddet azalıyor görünüyor. Peki, görünenle gerçek örtüşüyor mu?
Bu kitapta, şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Maleševic, şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun, aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel, arkeolojik, antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar, devrimler, soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber, Elias, Foucault, Mann, Bourdieu, Collins, Pinker, Gat, Skocpol, Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti, insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Bu kitapta, şiddetin azaldığı iddiasına meydan okuyan Maleševic, şiddetin modern çağda azalmak şöyle dursun, aslında yükselişte olduğunu gösteren derinlemesine bir sosyolojik çözümleme sunuyor. Eldeki tarihsel, arkeolojik, antropolojik ve sosyolojik kanıtlardan ve vakalardan hareketle savaşlar, devrimler, soykırımlar ve terörizm gibi örgütlü şiddet eylemlerinin doğası ve şiddetin tanımı ve kapsamı hakkında bir tartışma açıyor. Weber, Elias, Foucault, Mann, Bourdieu, Collins, Pinker, Gat, Skocpol, Shaw gibi alanın önde gelen isimleriyle hesaplaşarak modern toplumsal örgütlerin kitlesel şiddet eylemlerine halk desteğini seferber etmek amacıyla ideolojiyi ve dayanışma ağlarını nasıl kullandığını gösteriyor. Uzun vadede şiddeti, insanın mizacını ve toplumu şekillendiren süreçlerin ve yapıların net ve bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.