Aydınlanma felsefesi ile birlikte dünya üzerindeki birçok maddi ve manevi olaylar üzerinde etkili olmaya başlayan Avrupa Medeniyeti, Tarihin tasnifi hususunda da baskın bir rol oynamıştır. Bunun için de tarihin tasnifinde Avrupa'nın çok açık bir tesiri ortaya çıkar. Kaleme aldığımız ve tüm yönleri ile ortaya koymaya çalıştığımız Orta Çağ aslında "İslam Kültür ve Medeniyeti" ile "Türk-islam Kültür ve Medeniyeti" açısından tam anlamı ile aydınlık bir dönemi ifade eder. Eğer Orta Çağ, Avrupa Tarihinin geleneksel ve şematik olarak üç bölüme ayrılmasından hareketle ortada kalan çağa verilen isim ise diyecek bir sözümüz yok. Fakat kendi karanlık çağlarını örtmek adına Türk İslam Kültür ve Uygarlığını da kendi çuvallarının içine doldurmak için böyle bir tasnif yapmışlar ise burada yeniden çağları değerlendirmemizde büyük fayda vardır. Bunun için biz de eserimizi iki kısım halinde oluşturarak böyle bir yanlışlığın önüne geçmeye çalıştık.
Orta Çağ Avrupa'nın Rönesans, Reform ve Aydınlanma öncesi karanlıklar içerisinde boğuştuğu dönemi ifade etmektedir. Eser içerisinde kaleme aldığımız Emevi, Abbasi, Memlûk, Selçuklu Medeniyetlerini Avrupa merkezli tasnif edilen Orta Çağ kavramı içerisinde değerlendirmek bu medeniyeti ortaya koyanlara haksızlık olur. Aynı şekilde Roma ve Bizans Medeniyetlerinin belli dönemlerini de Orta Çağ karanlığı içerisine sıkıştıramayız.
Aydınlanma felsefesi ile birlikte dünya üzerindeki birçok maddi ve manevi olaylar üzerinde etkili olmaya başlayan Avrupa Medeniyeti, Tarihin tasnifi hususunda da baskın bir rol oynamıştır. Bunun için de tarihin tasnifinde Avrupa'nın çok açık bir tesiri ortaya çıkar. Kaleme aldığımız ve tüm yönleri ile ortaya koymaya çalıştığımız Orta Çağ aslında "İslam Kültür ve Medeniyeti" ile "Türk-islam Kültür ve Medeniyeti" açısından tam anlamı ile aydınlık bir dönemi ifade eder. Eğer Orta Çağ, Avrupa Tarihinin geleneksel ve şematik olarak üç bölüme ayrılmasından hareketle ortada kalan çağa verilen isim ise diyecek bir sözümüz yok. Fakat kendi karanlık çağlarını örtmek adına Türk İslam Kültür ve Uygarlığını da kendi çuvallarının içine doldurmak için böyle bir tasnif yapmışlar ise burada yeniden çağları değerlendirmemizde büyük fayda vardır. Bunun için biz de eserimizi iki kısım halinde oluşturarak böyle bir yanlışlığın önüne geçmeye çalıştık.
Orta Çağ Avrupa'nın Rönesans, Reform ve Aydınlanma öncesi karanlıklar içerisinde boğuştuğu dönemi ifade etmektedir. Eser içerisinde kaleme aldığımız Emevi, Abbasi, Memlûk, Selçuklu Medeniyetlerini Avrupa merkezli tasnif edilen Orta Çağ kavramı içerisinde değerlendirmek bu medeniyeti ortaya koyanlara haksızlık olur. Aynı şekilde Roma ve Bizans Medeniyetlerinin belli dönemlerini de Orta Çağ karanlığı içerisine sıkıştıramayız.