#smrgKİTABEVİ Osmanlı Devleti'nde Yenileşme Hareketleri: 17. Yüzyıl Başlarından Yıkılışa Kadar -
XVII. yüzyıla gelindiğinde, Avrupa'da Coğrafî Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketlerinin sonuçları etkili bîr şekilde hissedilmiş, batılı devletler gelişmesinin önündeki birçok engeli ortadan kaldırmaya başlamıştır. Bunun karşısında Osmanlı Devleti hâlâ Avrupa karşısında üstün olduğu psikolojisinden kurtulamamış, gerekli tedbirleri atacak tikrî ve maddî donanıma sahip olamamıştır. Ayrıca Osmanlı idari mekanizması yozlaşmaya başlamış, ilmî müessese, tımar sistemi ve yeniçeri ocağı gibi temel kurumlar bozulmuştur. Bunun dışında uzun süren savaşlar ve beraberinde getirdiği ekonomik sıkıntılar, isyanlar, devletî zor durumda bırakmıştır.
Bu duruma çözüm bulmak amacıyla XVII. yüzyılda padişahlar ve bazı devlet adamları çareler aramış, bu amaçla çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Bu dönemde herhangi bir dış model alınmamış ve devlet kendi iç dinamikleri ile sıkıntılarından kurtulmaya çalışmıştır, XVIII. yüzyıl başlarında bunun yeterli olmadığı görülüp yatının üstünlüğü kabul edilerek Osmanlı yöneticileri, devletin kurtuluşu için Avrupa'yı model almaya başlamışlardır.
Osmanlı devlet adamlarının ilk defa şuurlu fakat plansız olarak batı tarzında modernizasyon faaliyetleri Lale Devri (1718-1730) ile başlar. XVIII. yüzyılın sonunda III. Selim ile birlikte artık yenileşme hareketleri bir plan ve program dahilinde ele alınmaya başlanmış, her ıslahat dönemi daha sonraki dönemler için yol gösterici olmuş ve Cumhuriyeti'nin ilanına kadar bu şekliyle devam etmiştir.
Biz bu çalışmamızda XVII. yüzyıl başlarından I, Dünya Savaşı'nın sonuna kadar gerek devleti kalkındırmak gerekse varlığım koruyabilmek amacıyla yapılmaya çalışılan yenilikleri ele almaya çalışacağız.
XVII. yüzyıla gelindiğinde, Avrupa'da Coğrafî Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketlerinin sonuçları etkili bîr şekilde hissedilmiş, batılı devletler gelişmesinin önündeki birçok engeli ortadan kaldırmaya başlamıştır. Bunun karşısında Osmanlı Devleti hâlâ Avrupa karşısında üstün olduğu psikolojisinden kurtulamamış, gerekli tedbirleri atacak tikrî ve maddî donanıma sahip olamamıştır. Ayrıca Osmanlı idari mekanizması yozlaşmaya başlamış, ilmî müessese, tımar sistemi ve yeniçeri ocağı gibi temel kurumlar bozulmuştur. Bunun dışında uzun süren savaşlar ve beraberinde getirdiği ekonomik sıkıntılar, isyanlar, devletî zor durumda bırakmıştır.
Bu duruma çözüm bulmak amacıyla XVII. yüzyılda padişahlar ve bazı devlet adamları çareler aramış, bu amaçla çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Bu dönemde herhangi bir dış model alınmamış ve devlet kendi iç dinamikleri ile sıkıntılarından kurtulmaya çalışmıştır, XVIII. yüzyıl başlarında bunun yeterli olmadığı görülüp yatının üstünlüğü kabul edilerek Osmanlı yöneticileri, devletin kurtuluşu için Avrupa'yı model almaya başlamışlardır.
Osmanlı devlet adamlarının ilk defa şuurlu fakat plansız olarak batı tarzında modernizasyon faaliyetleri Lale Devri (1718-1730) ile başlar. XVIII. yüzyılın sonunda III. Selim ile birlikte artık yenileşme hareketleri bir plan ve program dahilinde ele alınmaya başlanmış, her ıslahat dönemi daha sonraki dönemler için yol gösterici olmuş ve Cumhuriyeti'nin ilanına kadar bu şekliyle devam etmiştir.
Biz bu çalışmamızda XVII. yüzyıl başlarından I, Dünya Savaşı'nın sonuna kadar gerek devleti kalkındırmak gerekse varlığım koruyabilmek amacıyla yapılmaya çalışılan yenilikleri ele almaya çalışacağız.