#smrgKİTABEVİ Osmanlı Devleti'nin Saray Teşkilatı -
Ben, eserimde Osmanlı Devleti'nin merkez teşkilâtı münasebetiyle Osmanlı sarayının Enderun ve Bîrun teşkilâtından kısa olarak bahsettim; şüphesiz noksanları da olabilir, bu gibi noksan ve yanlışları mufassal saray tarihini yazacak olanların düzelteceklerine eminim. Bu merkez teşkilât cildleri bir zaman için genç ve yetişecek olan tarih meraklılarına bir menbâ olabilir zannındayım; fakat hiçbir zaman eski tâbirle efradını câmî agyarını mâni değildir; belki muhtelif kısımların her birisini yazacak olanlara bir rehber vazifesini görebilir.
Tarih meraklılarına şunu söyliyeyim ki Osmanlı tarihini yalnız basma eserlerden okurlarsa pek noksan ve kısmen de hatalı malûmat elde etmiş olurlar; altı buçuk asırlık devamlı bir tarihi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasî, malî, iktisadî, askerî, ilmî, içtimaî vesaire gibi vaziyeti, hakiki menbalara dayanılarak tetkik edildiği zaman bu devletin bütün azametiyle çehresi meydana çıkar. Başka türlü, sathî, derme çatma malûmat ve basit tetkik ile haklı olarak bu hayret ve takdire şayan azamet ve kudretin anlaşılmasına imkân yoktur. Yine bunun gibi bu devletin inhil'at ve sukutu ve buna dair olan vesaik ve eserler iyice incelenmedikçe doğruyu görmek imkânsızdır. İşin iç yüzü tarihlerden ziyade vesikalarda görünmekte ve vaziyet ancak o zaman aydınlanmaktadır. Ben arşivleri görüp beni alâkadar eden vesikaları henüz incelemeden ve yine bu devlete ait yazma ve basma yüzlerce gerek perakende ve gerek toplu olarak yazılan kanun ve kanunnâmelerini tetkik etmeden önce kendimi Osmanlı tarihine oldukça vâkıf bir adam sanırdım. Ancak kanunnâmelerle vesikaları tetkik ettikten sonradır ki bu hususta ne kadar sathî malûmat sahibi olduğumu anladım ve yine o zaman Roma İmparatorluğu'ndan sonra en çok süren ve üç kıtaya yayılmış olan bu devletin kudretini ve inhil'atı esnasında pek çok sadmelere rağmen neden Selçuk, Cengiz ve Timur İmparatorlukları gibi az zamanda parçalanıp dağılmadığını ve köşesinden bucağından koparıldığı halde dimdik ayakta durduğunu ve sonradan yani ondokuzuncu asırdan itibaren de neden süratle sukut ettiğini idrak edebildim; iman ve akide haline gelmiş olan kanunların zayıf zamanlarda bile şöyle böyle tatbik edilebilmesi ve bu kanunların nesilden nesile kudsî bir anane olarak devam etmesi, Türk milletinin kendisini her zaman hâkim mevkide görmesi onun en zayıf olan zamanlarında da kendisini -yani İslam câmiasını- parçalanmaktan kurtarmıştır. - İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI
içindekiler:
ÖNSÖZ
BİRİNCİ BÖLÜM: Osmanlı Padişahlarının Sarayı
İKİNCİ BÖLÜM: Saltanat tşiarından olan bazı merasim ve usul
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Sarayın Enderun taksimatı ve vazife sahipleri
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Sarayın bîyrun halkı ve vazifeleri
BEŞİNCİ BÖLÜM: Osmanlı Sarayının bîyrun teşkilâtında olan bostancı ocağı ve Has ahır
NETİCE
İNDEKS
BİBLİYOGRAFYA
DÜZELTMELER
SARAY TEŞKİLATINA AİT BAZI RESİM VE VESİKA FOTOĞRAFLARI
Ben, eserimde Osmanlı Devleti'nin merkez teşkilâtı münasebetiyle Osmanlı sarayının Enderun ve Bîrun teşkilâtından kısa olarak bahsettim; şüphesiz noksanları da olabilir, bu gibi noksan ve yanlışları mufassal saray tarihini yazacak olanların düzelteceklerine eminim. Bu merkez teşkilât cildleri bir zaman için genç ve yetişecek olan tarih meraklılarına bir menbâ olabilir zannındayım; fakat hiçbir zaman eski tâbirle efradını câmî agyarını mâni değildir; belki muhtelif kısımların her birisini yazacak olanlara bir rehber vazifesini görebilir.
Tarih meraklılarına şunu söyliyeyim ki Osmanlı tarihini yalnız basma eserlerden okurlarsa pek noksan ve kısmen de hatalı malûmat elde etmiş olurlar; altı buçuk asırlık devamlı bir tarihi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasî, malî, iktisadî, askerî, ilmî, içtimaî vesaire gibi vaziyeti, hakiki menbalara dayanılarak tetkik edildiği zaman bu devletin bütün azametiyle çehresi meydana çıkar. Başka türlü, sathî, derme çatma malûmat ve basit tetkik ile haklı olarak bu hayret ve takdire şayan azamet ve kudretin anlaşılmasına imkân yoktur. Yine bunun gibi bu devletin inhil'at ve sukutu ve buna dair olan vesaik ve eserler iyice incelenmedikçe doğruyu görmek imkânsızdır. İşin iç yüzü tarihlerden ziyade vesikalarda görünmekte ve vaziyet ancak o zaman aydınlanmaktadır. Ben arşivleri görüp beni alâkadar eden vesikaları henüz incelemeden ve yine bu devlete ait yazma ve basma yüzlerce gerek perakende ve gerek toplu olarak yazılan kanun ve kanunnâmelerini tetkik etmeden önce kendimi Osmanlı tarihine oldukça vâkıf bir adam sanırdım. Ancak kanunnâmelerle vesikaları tetkik ettikten sonradır ki bu hususta ne kadar sathî malûmat sahibi olduğumu anladım ve yine o zaman Roma İmparatorluğu'ndan sonra en çok süren ve üç kıtaya yayılmış olan bu devletin kudretini ve inhil'atı esnasında pek çok sadmelere rağmen neden Selçuk, Cengiz ve Timur İmparatorlukları gibi az zamanda parçalanıp dağılmadığını ve köşesinden bucağından koparıldığı halde dimdik ayakta durduğunu ve sonradan yani ondokuzuncu asırdan itibaren de neden süratle sukut ettiğini idrak edebildim; iman ve akide haline gelmiş olan kanunların zayıf zamanlarda bile şöyle böyle tatbik edilebilmesi ve bu kanunların nesilden nesile kudsî bir anane olarak devam etmesi, Türk milletinin kendisini her zaman hâkim mevkide görmesi onun en zayıf olan zamanlarında da kendisini -yani İslam câmiasını- parçalanmaktan kurtarmıştır. - İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI
içindekiler:
ÖNSÖZ
BİRİNCİ BÖLÜM: Osmanlı Padişahlarının Sarayı
İKİNCİ BÖLÜM: Saltanat tşiarından olan bazı merasim ve usul
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Sarayın Enderun taksimatı ve vazife sahipleri
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Sarayın bîyrun halkı ve vazifeleri
BEŞİNCİ BÖLÜM: Osmanlı Sarayının bîyrun teşkilâtında olan bostancı ocağı ve Has ahır
NETİCE
İNDEKS
BİBLİYOGRAFYA
DÜZELTMELER
SARAY TEŞKİLATINA AİT BAZI RESİM VE VESİKA FOTOĞRAFLARI