Hattâtlık, İslâm güzel sanatlarının cazip bölümlerinden biri olmasına rağmen üzerinde az çalışılmış bir sahadır. Son yıllarda bu hususta yazılan yazılar, bir tetkikten ziyade tanınmış Türk hattâtlarını tanıtmaktan ileri gitmemiştir. Buna rağmen bunları küçük görmemek lâzımdır. Bu küçük monografiler ve hattâtlıkla alâkalı makaleler, ileride yapılacak olan geniş tetkiklere faydalı olmaktan hâlî kalmayacaktır. Hat sanatı tarihinin yazılması bazı müşkiller arzetmektedir. Bunların başında, bu sanatı yakından tanıyanların, iyi bilenlerin az oluşu gelmektedir. Çünkü bu sanat, yüzyıllar boyunca devamlı şekilde inkişaf etmiş, muhtelif yazı çeşitlerinde muhtelif ekoller meydana gelmiş, bunlardan bazıları bir müddet yaşadıktan sonra tarih sahnesinden silinmiş, yerlerini yeni gelen ekollere bırakmıştır. Bütün bu değişiklikler, söylemeye lüzum yoktur ki hat sanatının zengin bir muhtevaya sahip olmasına vesile olmuştur. İslâm yazısının değişik türleri, bunların gelişmeleri ve büyük ustaları hakkında kat‘î bilgilere ve neticelere ulaşmak için bu hususta derin tetkiklere lüzum vardır. Bu yüzden doğru, sıhhatli bir hat sanatı tarihi yazabilmek için, bu vazifeyi üstüne alacak kimsenin ya hat tarihiyle alâkadar olmuş bir hattât veya hiç olmazsa çok dikkatli bir hat araştırmacısı olması lâzımdır. Bizce hat tarihiyle alâkadar olmuş olan bir hattât, bu sanatın içinde bulunan ve onu yakînen tanıyan bir kimse olarak en sıhhatli bilgileri ve en doğru hükümleri verebilmek imkânına sahiptir. Bu yüzden araştırıcı nitelikteki bir hattât, her zaman hattât olmayan dakîk bir araştırmacıya tercih edilir. Zira nasıl, bir binanın ne ile, nasıl ve hangi teknikle yapıldığı mimar vasıtasıyla daha iyi anlaşılırsa yazının mahiyeti de hattât tarafından daha kolay ve sıhhatli bir şekilde anlaşılır.
"Hüsn-i hat", güzel yazı, "hattatlık", güzel yazı yazma sanatıdır. Osmanlı hat sanatı, kuruluş ve gelişmesi Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan önceye, yükselişi ve şaheserler dönemi ise her yazı çeşidinde farklı olmak üzere yedi yüz yıllık bir döneme yayılmıştır. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, İran'dan Anadolu'ya, Arabistan'dan Kuzey Afrika'ya ve Asya içlerine uzanan geniş İslam coğrafyasında doğup gelişen ve güçlenen bu sanatın Osmanlı dünyasındaki en büyük sanatçıları ve bu sanatçılardan seçilmiş en güzel örnekler kendisi de usta bir hattat olan Ali Alparslan tarafından ele alınmış bulunuyor. Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, bugün Türkiye'de bir güzel sanat dalı olarak yeniden canlanmış olan yazı çeşitlerinin ve tarzlarının tarih sahnesine çıkışlarına göre kurgulanmıştır: Küfi, aklam-ı sitte (muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, tevki, rika), celi aklam-ı sitte, siyakat, nesta'lik, divani, celi divani ve rık'a. Bu yazıların ilk büyük ustaları ve bunları izleyenler, eski hat ustalarından gelen sözlü bilgiler de eklenerek ele alınmış, en güzel örneklerin resimleri çok çeşitli kaynaklardan derlenerek yerlerine konulmuştur. (Arka Kapak)
Hattâtlık, İslâm güzel sanatlarının cazip bölümlerinden biri olmasına rağmen üzerinde az çalışılmış bir sahadır. Son yıllarda bu hususta yazılan yazılar, bir tetkikten ziyade tanınmış Türk hattâtlarını tanıtmaktan ileri gitmemiştir. Buna rağmen bunları küçük görmemek lâzımdır. Bu küçük monografiler ve hattâtlıkla alâkalı makaleler, ileride yapılacak olan geniş tetkiklere faydalı olmaktan hâlî kalmayacaktır. Hat sanatı tarihinin yazılması bazı müşkiller arzetmektedir. Bunların başında, bu sanatı yakından tanıyanların, iyi bilenlerin az oluşu gelmektedir. Çünkü bu sanat, yüzyıllar boyunca devamlı şekilde inkişaf etmiş, muhtelif yazı çeşitlerinde muhtelif ekoller meydana gelmiş, bunlardan bazıları bir müddet yaşadıktan sonra tarih sahnesinden silinmiş, yerlerini yeni gelen ekollere bırakmıştır. Bütün bu değişiklikler, söylemeye lüzum yoktur ki hat sanatının zengin bir muhtevaya sahip olmasına vesile olmuştur. İslâm yazısının değişik türleri, bunların gelişmeleri ve büyük ustaları hakkında kat‘î bilgilere ve neticelere ulaşmak için bu hususta derin tetkiklere lüzum vardır. Bu yüzden doğru, sıhhatli bir hat sanatı tarihi yazabilmek için, bu vazifeyi üstüne alacak kimsenin ya hat tarihiyle alâkadar olmuş bir hattât veya hiç olmazsa çok dikkatli bir hat araştırmacısı olması lâzımdır. Bizce hat tarihiyle alâkadar olmuş olan bir hattât, bu sanatın içinde bulunan ve onu yakînen tanıyan bir kimse olarak en sıhhatli bilgileri ve en doğru hükümleri verebilmek imkânına sahiptir. Bu yüzden araştırıcı nitelikteki bir hattât, her zaman hattât olmayan dakîk bir araştırmacıya tercih edilir. Zira nasıl, bir binanın ne ile, nasıl ve hangi teknikle yapıldığı mimar vasıtasıyla daha iyi anlaşılırsa yazının mahiyeti de hattât tarafından daha kolay ve sıhhatli bir şekilde anlaşılır.
"Hüsn-i hat", güzel yazı, "hattatlık", güzel yazı yazma sanatıdır. Osmanlı hat sanatı, kuruluş ve gelişmesi Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan önceye, yükselişi ve şaheserler dönemi ise her yazı çeşidinde farklı olmak üzere yedi yüz yıllık bir döneme yayılmıştır. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, İran'dan Anadolu'ya, Arabistan'dan Kuzey Afrika'ya ve Asya içlerine uzanan geniş İslam coğrafyasında doğup gelişen ve güçlenen bu sanatın Osmanlı dünyasındaki en büyük sanatçıları ve bu sanatçılardan seçilmiş en güzel örnekler kendisi de usta bir hattat olan Ali Alparslan tarafından ele alınmış bulunuyor. Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, bugün Türkiye'de bir güzel sanat dalı olarak yeniden canlanmış olan yazı çeşitlerinin ve tarzlarının tarih sahnesine çıkışlarına göre kurgulanmıştır: Küfi, aklam-ı sitte (muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, tevki, rika), celi aklam-ı sitte, siyakat, nesta'lik, divani, celi divani ve rık'a. Bu yazıların ilk büyük ustaları ve bunları izleyenler, eski hat ustalarından gelen sözlü bilgiler de eklenerek ele alınmış, en güzel örneklerin resimleri çok çeşitli kaynaklardan derlenerek yerlerine konulmuştur. (Arka Kapak)