#smrgSAHAF Osmanlı İmparatorluğu'nda Reform 1856 - 1876 - 2015
Tarihçi Roderic Davison'ın, Tanzimat reformlarını ayrıntılarıyla incelediği bu önemli kitabı,1839 Gülhane Hattı Şerifi'nin ilan edilmesinden başlayarak 1856 Hattı Hümayunu ve 1876 Anayasası'na kadar olan dönemi içine alıyor. Yazar bu kapsamda ve zengin referanslardan yararlanarak, merkezi hükümeti kuvvetlendirmeye, taşra yönetimine çeki düzen vermeye, gayri-müslim azınlıkların yapısını gözden geçirmeye, hukuk, eğitim ve orduyu modernize etmeye ve tüm bir reform hareketinin doruk noktası olarak 1876 Anayasası'nın ilan edilmesine yönelik girişimleri enine boyuna inceliyor:
"Tanzimat döneminin uzun vadedeki en büyük başarısızlığı, imparatorluğu Osmanlılık öğretisiyle bir arada tutmaya kalkışmasıydı. Yine de Tanzimat dönemi bir ekin zamanıydı. Batı'dan esinlenen ilk adımlarla, bazen eskileriyle yan yana var olan yeni kurumlar yaratıldı. Modern Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ünkü kadar kapsamlı değişiklikler gerçekleştirilememişti gerçi, ama Cumhuriyet döneminin reformlarının Tanzimat'ın hazırladığı temel üzerinde yükseldiği de bir gerçekti. Âli, Fuad ve Midhat Paşa gibi insanlar, genellikle suçlandıkları gibi, pervasız Batıcılar da değillerdi üstelik, sadece ölümcül bir tepkiyi kışkırtmadan ve önleri açıldıkça mümkün olduğunca hızlı yol aldılar. Son olarak, Tanzimat, yalnızca yeni ya da reformdan geçirilmiş kurumları ve bu kurumlarda tecrübe kazanmış insanları değil, ayrıca insanların zihinlerini dönüştürmüştü. Abdülhamid daha bir yıl geçmeden askıya almış olsa bile, 1908'i oluşturacak insanlar için bir simgeydi artık 1876 Anayasası."
Tarihçi Roderic Davison'ın, Tanzimat reformlarını ayrıntılarıyla incelediği bu önemli kitabı,1839 Gülhane Hattı Şerifi'nin ilan edilmesinden başlayarak 1856 Hattı Hümayunu ve 1876 Anayasası'na kadar olan dönemi içine alıyor. Yazar bu kapsamda ve zengin referanslardan yararlanarak, merkezi hükümeti kuvvetlendirmeye, taşra yönetimine çeki düzen vermeye, gayri-müslim azınlıkların yapısını gözden geçirmeye, hukuk, eğitim ve orduyu modernize etmeye ve tüm bir reform hareketinin doruk noktası olarak 1876 Anayasası'nın ilan edilmesine yönelik girişimleri enine boyuna inceliyor:
"Tanzimat döneminin uzun vadedeki en büyük başarısızlığı, imparatorluğu Osmanlılık öğretisiyle bir arada tutmaya kalkışmasıydı. Yine de Tanzimat dönemi bir ekin zamanıydı. Batı'dan esinlenen ilk adımlarla, bazen eskileriyle yan yana var olan yeni kurumlar yaratıldı. Modern Türkiye'nin kurucusu Atatürk'ünkü kadar kapsamlı değişiklikler gerçekleştirilememişti gerçi, ama Cumhuriyet döneminin reformlarının Tanzimat'ın hazırladığı temel üzerinde yükseldiği de bir gerçekti. Âli, Fuad ve Midhat Paşa gibi insanlar, genellikle suçlandıkları gibi, pervasız Batıcılar da değillerdi üstelik, sadece ölümcül bir tepkiyi kışkırtmadan ve önleri açıldıkça mümkün olduğunca hızlı yol aldılar. Son olarak, Tanzimat, yalnızca yeni ya da reformdan geçirilmiş kurumları ve bu kurumlarda tecrübe kazanmış insanları değil, ayrıca insanların zihinlerini dönüştürmüştü. Abdülhamid daha bir yıl geçmeden askıya almış olsa bile, 1908'i oluşturacak insanlar için bir simgeydi artık 1876 Anayasası."