Önyargılı Oryantalist bakış açısına sahip olanlar kendi fantezilerinin prizmasından baktıkları (ama göremedikleri) Türk kadınını hayal ürünü fantastik harem sahneleri içerisinde, egzotik, miskin ve baştan çıkarıcı gibi yakışıksız ifadelerle tasvir ederken, harem ortamını görme imkânı bulmuş ve kadının toplumdaki konumunu incelemiş olan insaflı Avrupalı gezginler ise asil ve zarif olarak tarif etmişlerdir. 19. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan feminist akımlar tam kavrayamadıkları harem hayatını kadını erkeğin kölesi yapan bir müessese olarak görürken, Montague, Garnett gibi gezginler ise Osmanlı kadınını tüm dünya kadınları içerisinde en hür kadın olarak gözlemlediklerini ifade etmişler ve bu iddiaları reddetmişlerdir.
Aslı Sancar, bu eserinde Osmanlı döneminin özellikle son dönemlerinin tasvir edildiği yağlıboya resimler, gravürler ve mekân fotoğrafları eşliğinde Osmanlı kadını ve harem hayatını gözler önüne seriyor. Sancar, Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip olmasının yanı sıra, zarafet ve estetik yönüyle kendi tabiatına ait değerleri en üst seviyede temsil ettiğinin altını çiziyor. Osmanlı hukukunda kadının geniş haklara sahip olduğunu ve gerektiğinde mahkeme yoluyla hakkını aramasını bilen bir özgüvenle hareket ettiğini vurgularken bu yönleriyle başka toplumlarla mukayese edilemeyecek bir seviyede olduğunu dikkatlere sunuyor.
Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçek, görkemli resimlerle ve Osmanlı sanatından örneklerle bezenmiş cıvıl cıvıl sayfalarıyla tarihe parlak bir projektör tutuyor. Osmanlı kadını özelinde dengeli bir insan ve kul olmaya dair günümüz insanına bir rol model takdim ediyor. (Kitap tanıtımından)
Önyargılı Oryantalist bakış açısına sahip olanlar kendi fantezilerinin prizmasından baktıkları (ama göremedikleri) Türk kadınını hayal ürünü fantastik harem sahneleri içerisinde, egzotik, miskin ve baştan çıkarıcı gibi yakışıksız ifadelerle tasvir ederken, harem ortamını görme imkânı bulmuş ve kadının toplumdaki konumunu incelemiş olan insaflı Avrupalı gezginler ise asil ve zarif olarak tarif etmişlerdir. 19. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan feminist akımlar tam kavrayamadıkları harem hayatını kadını erkeğin kölesi yapan bir müessese olarak görürken, Montague, Garnett gibi gezginler ise Osmanlı kadınını tüm dünya kadınları içerisinde en hür kadın olarak gözlemlediklerini ifade etmişler ve bu iddiaları reddetmişlerdir.
Aslı Sancar, bu eserinde Osmanlı döneminin özellikle son dönemlerinin tasvir edildiği yağlıboya resimler, gravürler ve mekân fotoğrafları eşliğinde Osmanlı kadını ve harem hayatını gözler önüne seriyor. Sancar, Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip olmasının yanı sıra, zarafet ve estetik yönüyle kendi tabiatına ait değerleri en üst seviyede temsil ettiğinin altını çiziyor. Osmanlı hukukunda kadının geniş haklara sahip olduğunu ve gerektiğinde mahkeme yoluyla hakkını aramasını bilen bir özgüvenle hareket ettiğini vurgularken bu yönleriyle başka toplumlarla mukayese edilemeyecek bir seviyede olduğunu dikkatlere sunuyor.
Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçek, görkemli resimlerle ve Osmanlı sanatından örneklerle bezenmiş cıvıl cıvıl sayfalarıyla tarihe parlak bir projektör tutuyor. Osmanlı kadını özelinde dengeli bir insan ve kul olmaya dair günümüz insanına bir rol model takdim ediyor. (Kitap tanıtımından)