Son üç yüz yıllık dönemde Hıristiyan tebayı, devleti yıkmak için bir kaldıraç gibi kullanmayı Osmanlı'ya yönelik politikaların değişmez yasası kabul eden İngiltere, Fransa ve Rusya bu konuda Amerika'ya örnek olmuşlardır. Amerika bu dönemden itibaren Ortadoğu'da nüfuzunu artırmaya yönelik çareleri aramaya başlamıştır. İlgili dönemde misyonerlik faaliyetleri Amerika'nın söz konusu bölgeye yönelik dış politika hedefleriyle örtüşmekteydi. Amerika'nın, genç Cumhuriyet'i daima Ortadoğu'daki nüfuzu için bir ileri karakol olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
Geriye dönüp baktığımız zaman misyoner eğitim faaliyetlerinden etkilenerek Hıristiyanlığa dönmüşlerin sayısı dikkat çekecek kadar çok değildir. Öyleyse bu semeresizliğe rağmen Amerikan Hükümeti milyonlarca doları bu topraklara niçin akıtıp durmuş, bu kurumların binlerce personeli aslında bu topraklarda ne yapmışlardır?
Elinizdeki eser kısmen bu soruya bir pencere aralamaktadır.
Son üç yüz yıllık dönemde Hıristiyan tebayı, devleti yıkmak için bir kaldıraç gibi kullanmayı Osmanlı'ya yönelik politikaların değişmez yasası kabul eden İngiltere, Fransa ve Rusya bu konuda Amerika'ya örnek olmuşlardır. Amerika bu dönemden itibaren Ortadoğu'da nüfuzunu artırmaya yönelik çareleri aramaya başlamıştır. İlgili dönemde misyonerlik faaliyetleri Amerika'nın söz konusu bölgeye yönelik dış politika hedefleriyle örtüşmekteydi. Amerika'nın, genç Cumhuriyet'i daima Ortadoğu'daki nüfuzu için bir ileri karakol olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
Geriye dönüp baktığımız zaman misyoner eğitim faaliyetlerinden etkilenerek Hıristiyanlığa dönmüşlerin sayısı dikkat çekecek kadar çok değildir. Öyleyse bu semeresizliğe rağmen Amerikan Hükümeti milyonlarca doları bu topraklara niçin akıtıp durmuş, bu kurumların binlerce personeli aslında bu topraklarda ne yapmışlardır?
Elinizdeki eser kısmen bu soruya bir pencere aralamaktadır.