#smrgKİTABEVİ Osmanlıda Paşalar ve Padişahlar 1421 - 1520 : Sultanların Gölgesinde İktidar Mücadelesi -

Editör:
Göktürk Ömer Çakır
Kapak Tasarım:
Mahmut Doğan
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Akademik
ISBN-10:
6051559896
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Stok Kodu:
1199201379
Boyut:
16x23
Sayfa Sayısı:
715 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2020
Resimleyen:
Zafer Yılmaz
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
415,40
Havale/EFT ile: 402,94
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199201379
587374
Osmanlıda Paşalar ve Padişahlar 1421 - 1520 : Sultanların Gölgesinde İktidar Mücadelesi -
Osmanlıda Paşalar ve Padişahlar 1421 - 1520 : Sultanların Gölgesinde İktidar Mücadelesi - #smrgKİTABEVİ
415.40
Vezaret kurumu, tüm siyasi teşekküller gibi Osmanlı imparatorluğunun da temel yapı taşlarından biriydi ve bu mevkide bulunan vezirler de devlet mekanizmasının başat unsurlarından idiler. Osman Beg'in Söğüt subaşısı ve uç beyi olarak seçildiği andan itibaren, hemen yanı başında amcası Dündar Beg'in etkin ve nüfuzlu bir figür olarak karşımıza çıkması bir rastlantı değildir. Beyliğin bütün önemli işlerini ve kararlarını danıştığı Dündar, bir bakıma kendisinin vekil ve danışmanı, yani veziri olarak tüm gelişmelerin içindeydi.

Benzer şekilde çekirdek kadroda bulunan askerî elitler (kudretli alplar), fakihler ve ulema önderleri, askerî, idari, mali, hukuki ve bürokratik yapıların oluşumunda yaşamsal roller icra eden önemli kişilerdi. Böylece henüz Osman Beg'den itibaren, kuruluş sürecindeki bütün işlerin icra ve ifasında, beylerin vekil ve danışmanları olarak vezir sıfatını haiz kişiler belirgin bir biçimde ortaya çıkarak, Osmanlı üst yönetiminin merkezine yerleşmişlerdir.

Paşalar ve Padişahlar, kuruluş ve yükselme dönemlerinde kritik hadiselerin cereyan ettiği 2. Murad, 2. Mehmed, 2. Bayezid ve 1. Selim'in saltanat yıllarında paşa unvanıyla temayüz etmiş olan Osmanlı askerî ve idari elitleri üzerine odaklanmaktadır. Çalışmanın, monografik eserlerle, ikincil kaynaklar –özellikle vakayinameler- üzerinde sarf edilen yoğun ve titiz bir mesai sonucunda hazırlandığı derhâl göze çarpıyor.

Yazar Kasım Bolat, özellikle kronik, tarih ve biyografi cinsi kaynaklardan devşirdiği veriler ışığında, yaklaşık yüz yıllık bir dönemde (1421-1520) vezirlik mevkiini işgal etmiş bulunan paşaları belirleyerek, bunları kimlikleri, kökenleri, kariyerleri ve ifa ettikleri icraatlar bağlamında mercek altına almak suretiyle özgün bir yere taşımaktadır.

Çalışmanın en dikkat çekici özelliklerinden birini, yazarın kaynaklara yaklaşımını belirleyen yöntem oluşturmaktadır. Aşıkpaşazade, Mehmed Neşrî, İbn Kemal gibi birçok müverrihin sunduğu verileri öncelikle tarih-tarihçi-kaynak düzleminde esaslı bir sağlamaya tabi tutan Bolat, bu hususta büyük tarihçimiz Halil İnalcık'ın ortaya koyduğu ikaz ve yöntemlere de sadık bir tavır takınmıştır. Böylece paşalara yaklaşımları üzerinden ilgili yazarların zihniyet, tutum ve hisleri de bir dereceye kadar çözümlenmiştir.

Vezirler arasında vuku bulan gerilim, hizip ve çatışmaları da ele alan yazar, İnalcık hocanın henüz 1950'lerde ortaya çıkardığı, “üst yönetimdeki kökensel rekabet ve güç mücadelesinin imparatorluğu yer yer derin bunalımlara ve tehlikeli sonuçlara sürükleyişi” gerçeğini vurgulayarak, bu hususta oldukça dramatik tespit ve yaşanmışlıklar aktarmaktadır.

Son olarak şunu söylemeliyim ki, yüz yıllık kritik bir dönemde imparatorluğun kurumsal yapılanmasında ve siyasi, idari ve askerî faaliyetlerinde önemli hizmetlerde bulunan vezirlerin öyküsü, kesintisiz bir biçimde okuyucuyu yazarın imgeleminde vücut bulan soluksuz evrenin içerisine sürüklüyor. - Uğur Altuğ

Vezaret kurumu, tüm siyasi teşekküller gibi Osmanlı imparatorluğunun da temel yapı taşlarından biriydi ve bu mevkide bulunan vezirler de devlet mekanizmasının başat unsurlarından idiler. Osman Beg'in Söğüt subaşısı ve uç beyi olarak seçildiği andan itibaren, hemen yanı başında amcası Dündar Beg'in etkin ve nüfuzlu bir figür olarak karşımıza çıkması bir rastlantı değildir. Beyliğin bütün önemli işlerini ve kararlarını danıştığı Dündar, bir bakıma kendisinin vekil ve danışmanı, yani veziri olarak tüm gelişmelerin içindeydi.

Benzer şekilde çekirdek kadroda bulunan askerî elitler (kudretli alplar), fakihler ve ulema önderleri, askerî, idari, mali, hukuki ve bürokratik yapıların oluşumunda yaşamsal roller icra eden önemli kişilerdi. Böylece henüz Osman Beg'den itibaren, kuruluş sürecindeki bütün işlerin icra ve ifasında, beylerin vekil ve danışmanları olarak vezir sıfatını haiz kişiler belirgin bir biçimde ortaya çıkarak, Osmanlı üst yönetiminin merkezine yerleşmişlerdir.

Paşalar ve Padişahlar, kuruluş ve yükselme dönemlerinde kritik hadiselerin cereyan ettiği 2. Murad, 2. Mehmed, 2. Bayezid ve 1. Selim'in saltanat yıllarında paşa unvanıyla temayüz etmiş olan Osmanlı askerî ve idari elitleri üzerine odaklanmaktadır. Çalışmanın, monografik eserlerle, ikincil kaynaklar –özellikle vakayinameler- üzerinde sarf edilen yoğun ve titiz bir mesai sonucunda hazırlandığı derhâl göze çarpıyor.

Yazar Kasım Bolat, özellikle kronik, tarih ve biyografi cinsi kaynaklardan devşirdiği veriler ışığında, yaklaşık yüz yıllık bir dönemde (1421-1520) vezirlik mevkiini işgal etmiş bulunan paşaları belirleyerek, bunları kimlikleri, kökenleri, kariyerleri ve ifa ettikleri icraatlar bağlamında mercek altına almak suretiyle özgün bir yere taşımaktadır.

Çalışmanın en dikkat çekici özelliklerinden birini, yazarın kaynaklara yaklaşımını belirleyen yöntem oluşturmaktadır. Aşıkpaşazade, Mehmed Neşrî, İbn Kemal gibi birçok müverrihin sunduğu verileri öncelikle tarih-tarihçi-kaynak düzleminde esaslı bir sağlamaya tabi tutan Bolat, bu hususta büyük tarihçimiz Halil İnalcık'ın ortaya koyduğu ikaz ve yöntemlere de sadık bir tavır takınmıştır. Böylece paşalara yaklaşımları üzerinden ilgili yazarların zihniyet, tutum ve hisleri de bir dereceye kadar çözümlenmiştir.

Vezirler arasında vuku bulan gerilim, hizip ve çatışmaları da ele alan yazar, İnalcık hocanın henüz 1950'lerde ortaya çıkardığı, “üst yönetimdeki kökensel rekabet ve güç mücadelesinin imparatorluğu yer yer derin bunalımlara ve tehlikeli sonuçlara sürükleyişi” gerçeğini vurgulayarak, bu hususta oldukça dramatik tespit ve yaşanmışlıklar aktarmaktadır.

Son olarak şunu söylemeliyim ki, yüz yıllık kritik bir dönemde imparatorluğun kurumsal yapılanmasında ve siyasi, idari ve askerî faaliyetlerinde önemli hizmetlerde bulunan vezirlerin öyküsü, kesintisiz bir biçimde okuyucuyu yazarın imgeleminde vücut bulan soluksuz evrenin içerisine sürüklüyor. - Uğur Altuğ

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat