”Üç imparatorluğa payitahtlık etmiş olan İstanbul'un billurlaşmış bir şehir kültürü ve bu şehrin Avrupa'ya ve Dünya'ya örnek olmuş bir temizlik kültürü vardı. Osmanlı'nın 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul'u fethinden itibaren şehrin temizliği ve çevreye olan uyarlılıklarının günümüz toplumuna anlatılması gerekmektedir. Okyanusa düşen yağmur taneleri misali asırlardır Türkler elinde nadide bir mücevher gibi el emeği ile işlenen İstanbul ve bu şehrin temizlik kültürü toplumumuz tarafından öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Bu düşünceler ışığında yıllar önce kaleme aldığım Osmanlı dönemi temizlik ve çevre kültürümüzü konu alan “Osmanlı'da Çevre ve Sokak Temizliği” adlı eserimi bir grup kültür gönüllüsü arkadaşlar ile elden geçirerek, yeni konu ve metinler ilave ederek, yeni kaynakları kullanarak farklı bir çalışma olarak sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
İstanbul, Marmara kıyılarına serpilmiş semtleri, Altın boynuz Haliç'i ve dünyanın en değerli gerdanlığı Boğaziçi ile kâinatın gözbebeği konumundadır. Belde-i Tayyibe'nin asırlar boyunca temiz ve pak kalmasını sağlayan aktörlerin ve bu aktörlerin faaliyetlerinin anlatıldığı bu eser “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” sürecinde yayınlanmış olması İstanbul'un geçmişte Avrupa'ya örnek olmuş bir konudaki zenginliğini sunmaktadır.
“Şehr-i İstanbul'un Temizlik Kültürü” eseri ile İstanbul'un fethinden itibaren günümüze kadar şehrin temizliğinin hangi aşamalardan geçerek geldiğinin tarihi yer almaktadır. Arayıcı Esnafından, Tanzifat Amelesine, Çöpçüden Temizlik İşçisine geçiş süreçleri ve I.Dünya Savaşı döneminde İstanbul sokaklarına dokunan ilk hanım elleri bayan çöpçülerin dramatik hikayeleri eserde yer almaktadır. Eserin ilerleyen bölümlerinde Cumhuriyet dönemi İstanbul'un temizlik anlayışı ve yapılış şekli yer almaktadır. Son bölümde ise Küçükçekmece Belediyesi örneği ile temizlik işlerinin bir ilçede nasıl yapılığı anlatılmaktadır. Bu eseri İstanbul sevdalılarına ve temizliği her şeyin üstünde tutan çevre dostlarına armağan ediyorum.”
”Üç imparatorluğa payitahtlık etmiş olan İstanbul'un billurlaşmış bir şehir kültürü ve bu şehrin Avrupa'ya ve Dünya'ya örnek olmuş bir temizlik kültürü vardı. Osmanlı'nın 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul'u fethinden itibaren şehrin temizliği ve çevreye olan uyarlılıklarının günümüz toplumuna anlatılması gerekmektedir. Okyanusa düşen yağmur taneleri misali asırlardır Türkler elinde nadide bir mücevher gibi el emeği ile işlenen İstanbul ve bu şehrin temizlik kültürü toplumumuz tarafından öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Bu düşünceler ışığında yıllar önce kaleme aldığım Osmanlı dönemi temizlik ve çevre kültürümüzü konu alan “Osmanlı'da Çevre ve Sokak Temizliği” adlı eserimi bir grup kültür gönüllüsü arkadaşlar ile elden geçirerek, yeni konu ve metinler ilave ederek, yeni kaynakları kullanarak farklı bir çalışma olarak sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
İstanbul, Marmara kıyılarına serpilmiş semtleri, Altın boynuz Haliç'i ve dünyanın en değerli gerdanlığı Boğaziçi ile kâinatın gözbebeği konumundadır. Belde-i Tayyibe'nin asırlar boyunca temiz ve pak kalmasını sağlayan aktörlerin ve bu aktörlerin faaliyetlerinin anlatıldığı bu eser “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” sürecinde yayınlanmış olması İstanbul'un geçmişte Avrupa'ya örnek olmuş bir konudaki zenginliğini sunmaktadır.
“Şehr-i İstanbul'un Temizlik Kültürü” eseri ile İstanbul'un fethinden itibaren günümüze kadar şehrin temizliğinin hangi aşamalardan geçerek geldiğinin tarihi yer almaktadır. Arayıcı Esnafından, Tanzifat Amelesine, Çöpçüden Temizlik İşçisine geçiş süreçleri ve I.Dünya Savaşı döneminde İstanbul sokaklarına dokunan ilk hanım elleri bayan çöpçülerin dramatik hikayeleri eserde yer almaktadır. Eserin ilerleyen bölümlerinde Cumhuriyet dönemi İstanbul'un temizlik anlayışı ve yapılış şekli yer almaktadır. Son bölümde ise Küçükçekmece Belediyesi örneği ile temizlik işlerinin bir ilçede nasıl yapılığı anlatılmaktadır. Bu eseri İstanbul sevdalılarına ve temizliği her şeyin üstünde tutan çevre dostlarına armağan ediyorum.”