#smrgKİTABEVİ Özgürlük Demokrasi ve Kültür - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6054876570
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
11x20
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Freedom Democracy and Culture
Kategori:
indirimli
67,20
Havale/EFT ile:
65,18
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199211583
598094
https://www.simurgkitabevi.com/ozgurluk-demokrasi-ve-kultur-2023
Özgürlük Demokrasi ve Kültür - 2023 #smrgKİTABEVİ
67.20
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük getirebileceğini düşünmek saçmadır. Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük getirebileceğini düşünmek saçmadır. Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti (Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir; öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe, sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor. Demokrasimiz için ciddi tehlike totaliter devletlerin varlığı değildir. Tehlike, kişisel davranışlarımızda ve kurumlarımızdaki birtakım koşulların, yani yabancı ülkelerde dış otoriteye, disipline ve biteviyeliğe, şef'e boyun eğdirten koşullara benzer koşulların varlığıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.