Özgür Süleyman Kılıçarslan, bir kahramanlar destanı olan Sarıkamış Harekâtı'nda şehit düşen büyük dedeleri Mehmet ve Mustafa Beylerin aziz hatırasını yaşatmak amacıyla “hakikat da aslında bir düş, bir masal değil mi” diye sorarak başladığı öyküde; gerçekle rüyayı, hikâyeyle masalı birbirine eklemliyor. Pars'ın ölüm döşeğindeki asırlık Nine'sine anlattırdığı, onun da bizzat kendi yaşadıkları, yakınlarının rüyaları ve Cumhuriyetimizin banisi, İstiklal Mücadelemizin Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile kurduğu telepatik bağlantı aracılığıyla vakıf olduğu aile öyküsünü, kurgusal öğelerle desteklenmiş akıcı, heyecanlı ve sarsıcı bir üslupla ortaya koyuyor.
Yazar, Mehmetçiklerin etrafında dönüp duran gelişmeleri ve tüm zalimliğiyle cereyan eden savaşı anlatırken; cephe gerisindeki durum, sıradanlaşan ölüm ve yetimlik, bir asra yayılan travmalar, esaret, teklik ve hiçlik gizemi, kendinden kendine hakikat yolculuğu, Tanrı-İnsan-Evren ilişkisi ve Anadolu irfanı gibi pek çok insani ve felsefi meseleyi de sorgulatıyor.
Kıymetli okurların çocuk saflığına erişip gerçek özlerini bulmaları temennisiyle; tartışmalar, rüyalar, kâbuslar, masallar üzerinden yola koyduğu kahramanların “kendini ve Tanrıyı bilme, en nihayetinde de ilahi sırra mazhar olma yolculuklarına” onların hemen yanı başında refakat etmemizi sağlıyor.